Tasavvufi Sözler
Kalbin temizlenmesi iyi huylar ile kişilerin kendini donatması ve bu uğurda çıktığı yola denir. Aslında tam bir tarifi mümkün değildir, bu yüzden tarif ile anlatmak kolay bir seçenek değil. Kısaca tasavvuf ilmi kalbin sakınması gereken tavırları içermektedir. Bu durumu öğrenme haline ise Ahlak İlmi denir. Bu yolda nefsin iman ve itaati önemlidir. Bütün ibadetler kusursuzluğa yükseltilmeli ve hayırlı işlerde hakiki ve gönülden olabilme gayreti önem kazanmalıdır. Allah’tan gelecek her türlü sıkıntıya rıza göstermeli ve bu sıkıntıların üstesinden gelmelidir. Bu şekilde kemal insan olma yolunda ilerlemiş olur. Kişinin ruhi olarak mertebe kazanmasının ilk yolu en alttan başlamaktır. Nefis eğitimi zordur ve çaba ister bu yüzden oldukça önemlidir bu konu. Tasavvuf ülkemize çok eski dönemlerde gelmiş bir çok iyi isim ülkemizde ismini duyuran zatlardan olmuştur.
Allah her yerdedir; insanın O’nu aradığı her yerde.
Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da. Ve elbette âhiret, önceki dünyâdan da hayırlıdır sana.
Merhum Mahir İz tasavvuf tarihi hocamızdı. O da bilhassa rahmetli Mehmet Akif ile hatıralarını anlatırdı genellikle. Bazen heyecanlı heyecanlı ezberden nefis şiirler okurdu. Yılların izinden isimli kitabında hatıralarını toplamıştır.
Asra yemin olsun ki, hiç şüphesiz insan hüsran içerisindedir. Ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.
Kerâmete değil, şer’i şerife uymak esastır. Bâyezîd-i Bistâmi:”Adam seccâdesini suyun üzerine serse, havada bağdaş kurup otursa da Allah’ın emir ve nehiylerine uyup uymadığına bakmadıkça bunlara aldanmayınız” buyurmuştur.
İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa düşer.
Tasavvuf yolunun ilk zikri ” Bilmiyorum ” zikridir, bilir misin ? Evvela bilmemek gerekir yani. Bildiklerini unutmak gerekir. Unuttuklarinı da unutmak hatta… Unutmayı unutmak…
Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.
Rubûbiyet Allah Teâlâ’ya tahsis edildiği gibi, zararları kaldırmak, menfaatleri celbetmekte hakiki müessirin yine Allah Teâlâ olduğuna inanmaya Tevhîd denir. Nebî olsun, velî olsun, doktor olsun, zehirli yılan olsun; bizzat bir faydayı dokunduramadıkları gibi, bir zararı da defedemezler. Fâil-i hakîkînin Allah Teâlâ olduğunu bilmek ve inanmak Tevhîddir.
Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.
“Bizim sükûtumuzdan faydalanamayanlar sözlerimizden hiçbir şey anlayamazlar”
İnsan şöyle der: ‘Ben öldüğüm zaman, ileride gerçekten diri olarak (mezardan) çıkarılacak mıyım?’ O insan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi hatırlamaz mı?”
Bir davranışın makbul olabilmesi için Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle yapılması gerekir. Niyet kötü ise, sonuç iyi olsa bile amel boşa gider. Bu, sonucun önemsiz olduğu anlamına gelmez. Sonucun iyi olması da önemlidir. Ancak sonuç, niyet iyi olduğu takdirde değer kazanır. Bu nedenle bir hadiste “Ameller niyetlere göredir” denilirken başka bir hadiste de “Ameller sonuçlara göredir” denilmiştir.
Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.
“Zalim de olsa mazlum da olsa mü’min kardeşine yardım et.” Zalime nasıl yardım edileceğini ise şu şekilde açıklamıştır:”Onu zulmünden el çektirirsin. Ona yapacağın yardım işte budur”(Buhari ve Müslim)
Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) Allah bilir, siz bilmezsiniz.
“Hiçbiriniz kendi nefsi için arzu ettiğini kardeşi için de arzu etmezse iman etmiş olmaz.”(Sahih-i Buhari)
Bu dünya hayatı, bir oyundan, eğlenceden ve geçici bir zevkten başka bir şey değildir. Ama ahiret hayatı, Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar için çok daha güzeldir. Öyleyse hala akıllanmayacak mısınız?
Âyinedir bu âlem her şey Hakk ile kâim
Mir’ât-ı Muhammed’den Allah görünür dâim
Kötülük yaptın mı kork, çünkü o bir tohumdur, Allah yeşertir karşına çıkartır.
“Kim şeriatın emirlerine bağlı kalırsa Allah onun kalbini marifet nuruyla aydınlatır: İşlerinde, fiillerinde ve ahlakında Hz. Peygamber (sav)’e uyma makamından daha şerefli bir makam yoktur”
Dünyaya gönül kaptıran onun şu üç zararına uğrar; Tükenmeyen gam, gerçekleşmeyecek arzu, ulaşılmayacak ümit.
Şeyh uçmaz, dervişleri uçurur
Üzülme! Çünkü Yaradan umudu en çaresiz anlarda yollar. Unutma; Yağmurun en şiddetlisi, en kara bulutlardan çıkar.
Deve hacı olmaz gitmek ile Mekke’ye
Eşek derviş olmaz su taşımakla tekkeye
Şu muhakkak ki, zulüm edenler kurtuluşa eremeyeceklerdir.
“Kitap ve sünnetin doğrulamadığı her tasavvufi oluş ve keyfiyet bâtıldır. İşte sûfilerin hal ve yolları budur, bunun dışında hal ve yol öne süren iddiacı ve yalancıdır”
Ey dost! Derdin ne olursa olsun, umudun her zaman Allah olsun.
Mum ışığına aşık olan pervane, mumun etrafında durmadan döner; en sonunda kendini ateşe atar, yanar ve böylece ateşte fâni olur. Aşık da aşk ateşinde pervane gibi yanar ve sevgilisi uğrunda kendini feda ederek fenâ mertebesine ulaşır.
Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir.
“İlahi, sana cehennemden korkarak ibadet ediyorsam, beni cehennem ateşinde yak. Yahut cenneti umarak ibadet ediyorsam cenneti bana haram kıl. Yalnız seni sevdiğimden dolayı ibadet ediyorsam beni ezeli cemalinden mahrum etme.”
Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı. Muhakkak ki O sana istediğini verecek ve sen de hoşnut olacaksın.
“Arkanda servet bıraktığın için ölümden korkuyorsun, serveti önden gönderseydin korkmazdın”
Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namaz olsa olsa onun Allah’tan daha fazla uzaklaşmasını sağlar.
Hasan Basri: “Yetmiş Bedir gazisine ulaştım. Onlar sizin iyilerinizi görselerdi artık ahlakın kalmadığına hükmederlerdi, kötülerinizi görselerdi bunların hesap gününe inanmadıklarını düşünürlerdi” sözüyle sahabeye duyduğu derin özlemi dile getirir.
Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.
Geceleri devamlı surette namaz kılan, gündüzleri oruçlu geçiren Abdullah b. Amr’ı Hz. Peygamber bundan men etmiş ve “Rabbinin de, vücudunun da, ailenin de sende hakkı vardır” buyurmuştur.
Ey boş yere kendini gamlara kaptıran, elde edemediği dünya malı için üzülüp duran gafil.. Kuran’ı açta; “Sizden önce gelen insanlar nice akarsular nice bahçeler terk edip gittiler.” Ayetini oku.
“Bilmeyene bir kere, bilip de yapmayana yedi kere yazıklar olsun.”
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
“Ahirete dair işlerde zarar etmektense dünyaya ait işlerde zarar ediniz. Böylesi sizin için daha hayırlıdır.”
Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.
“Kur’an sağlam bir iptir. O’nun olağanüstülükleri bitmez. O kendisine çok müracaat edilmekle eskimez. O’nunla konuşan doğruyu söyler. O’nunla amel eden doğru yoldadır. O’nunla hükmeden adil olur. O’na sarılan doğru yolu bulur.”
O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi.
Sûfînin defteri harflerin yazılıp çizilmesinden meydana gelen karalama defteri değildir. Onun defteri kar gibi bembeyaz ve temiz gönüldür.
Bu mübarek geceler günahlarımızın bağışlanmasına vesile, dualarımızın kabulüne, Rab yolundan ayrılmayan, cenneti dünyada koklayan insanlardan olmayı bizlere nasip eyle RABBİM.
“Vücutta bir et parçası vardır; o iyi olursa bütün beden iyi, kötü olursa bütün beden kötü olur. Dikkat ediniz bu et parçası kalbtir”
Derdin ne olursa olsun , bir abdest al nefes gibi. Seccadeni ser, otur ve ağla. Dilersen hiç konuşma. ”O”, seni ve dertlerini senden daha biliyor unutma.
Sözler, yaşanılan manevî hallerin, zevk ile idrak edilen anlamların gölgelerinden ibarettir ve onların hakikatlerine sadece îmâ ve işarette bulunurlar.
Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.
Şeyh Galib, tasavvuf neşesini hikemi şiir üslübunu kullanmadan belirtebilmiş bir şairdir. Vasıf ve Nedim’e göre Şeyh Galib daha hikmete yakın, Koca Ragıp Paşa’ya göre daha liriktir.
Şeytanla her savaşa korkusuzca varım. İnsan şeytanlaşırsa, işte ondan korkarım.
“Menfaatlar,hırslarımızın zehirli yemişleridir”
Güldüren de ağlatan da O’dur. Öldüren de dirilten de O’dur.
” Bazı kerametlerini gören halk bir müridi ziyaret etmeye başlamış.Mürid bu halden çok sıkılmış ve şeyhine durumu anlatıp nasıl kurtulacağını sormuş.
Şeyhi de :
– Sana gelenler fakir ise onlara borç para ver.Zengin iseler ödünç para iste ,demiş.”
Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
Tasavvuf,kalbi Allah ile tanıştırıp huzura kavuşturma yollarını öğreten ve bunu bizzat gerçekleştiren bir terbiye sistemidir.Güzel ahlak okuludur.”
Namazın güzelliğini, Kuran-ı kerim okumanın verdiği huzuru ve duânın ferâhlığını ömrümüzden eksik etme Allah’ım.
Allah’ın işleriyle iştigal edilen bir kalbe şeytan uğramaz..
Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir.
Dilsizlerin noksanlığı kulakları olmayışındandır.
Ne kadar tenha bir yerde olursa olsun bir fenalık yaparken, seni hiç kimsenin görmediğine hükmetme… Seni mutlaka bir gören vardır, O da Allah’tır.
Gönül ateşinden ve gözyaşından gıda yap.Çünkü bostan,bulut ve güneşin sayesinde açılıp yeşerir..
İnsan dünyada iken gurbettedir. Ölüm, onu asıl vatanına ve sevgilisine kavuşturur.
Gözyaşı tövbenin can damarıdır..
Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir.
Eğer gündüz gibi aydınlanmak istersen,gece gibi karanlık olan benliğini yak..
Esas kirlilik, dışta değil içte, kılık kıyafette değil, kalpte olur… Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır.. Yıkanmakla çıkmayan tek pislik, kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır..
Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.
Bir dervişin gönlünde,övenle-söven bir olmadıkça o kişi sofi olamaz..
Maksada sabırla erişilir, aceleyle değil! Sabret, doğrusunu Allah daha iyi bilir.
Unutma!..Bir gönlün fethedilmesi,ona bağlı kalmakla olur..
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme… Allah, “Ben kırık kalplerdeyim.” buyurmadı mı?
O kadar şaşırdım ki şaşkınlık bile buna şaşırdı..
Allah kullarının her şeyini duyuyor, her şeyini görüyor. Bundan hiç şüpheniz olmasın!
Allah seninle beraber iken bir insanı neden sevmek istersin?
Kendinizi (övüp övüp) temize çıkarmayın… Allah, kimin takva sahibi olduğunu çok iyi bilir.
Kalıba değil, kalbe yaklaşmaya fırsat ara..
Kendisinden yüz çevirenin bile rızkını kesmeyen Allah, Kendisine yönelenlere neler yapmaz ki.
Domuz derisinden post,Allah düşmanından dost olmaz..
Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
Herkesi Hızır,her geceyi Kadir bil..
Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil.. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil.
Dilinle istediğin kadar kelime-i Tevhid’i zikret ne fayda ?
– Eğer gönlün ve görüşün teslim değilse,bu sözlerin hiçbir değeri yoktur..