Neşet Ertaş Sözleri

Neşet Ertaş Sözleri

Türküleri ile gönle değen ustalarımızdan bir tanesidir. Sevda sırlan olur demiştir. Neşet Ertaş sözleri içinde aşkı barındırır. Aynı zamanda Neşet Ertaş türküleri yanık bahardan gelen ve insanın içinde ayrılık hasretini dağlayacak kadar güzeldir. Neşet Ertaş yazıları ile onun gönlünün naifliğini görebilirsiniz. Neşet Ertaş aşk sözlerini sitemizde bulabilir ve paylaşabilirsiniz. Türküleri ile bir çok insanın kalbine dokunmuş bu adamı dinleyerek kalbinizin kapılarında kendinize bir yer bulabilirsiniz. Aynı zamanda aşağıda yer alan galeride Neşet Ertaş resimli yazılar ve Neşet Ertaş facebook kapak fotoğraflarına bakarak tüm bu resim ve sözleri sosyal medyanızda paylaşarak sevdiklerinizin de bu güzel insanın sözlerinden istifade etmesini sağlayabilirsiniz.

Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca
Akar can özümden sel gizli gizli

Güneşe gülle at, karartır mı hiç? Allah sevmediğini yaratır mı hiç? İnsan olan insan darıltırmı hiç? Haksızlık haksızın özünden olur.

”Kendisine, “Gönlümüzde göz yanığı, giderim ha giderim” sözü hatırlatılarak, aşk hakkında; hünerin Leyla’da mı, Zahide’de mi, yoksa Neşet’te mi olduğu hakkında; Arif Sağ’ı, Orhan Gencebay’ı ve Neşet Ertaş’ı etkileyen Bayram Aracı hakkında; usta çırak ilişkisi, halk şiiri ve türkülerin oluşumu hakkında çeşitli sorular soruldu sonra. Sorulan yanıtlarken, çarpıcı hikâyeler anlattı Neşet Ertaş. Bunlardan biri babasına ait bir görüntü: Muharrem Ertaş evin içinde çalıp söylemeye başlar, sonra da o coşkuyla hiç farkına varmadan kucağındaki bağlamasıyla birlikte kıçının üstünde sıçraya sıçraya avluya kadar gidermiş. Aklımda kalan ikinci hikâye de babasına ait ve ben onu şuracığa yazmazsam çat diye çatlarım: Kırşehir’e Muharrem Ertaş’ın heykeli dikildiğinde, Kırşehirli’nin biri bir gün heykelin karşısına geçip uzun uzun bakmış ve; “Hey kurban olduğum, vatanı kurtardığını, düşmanı yendiğini, bize evimizi barkımızı verdiğini biliyodum da, bağlama çaldığını bilmiyodum!” demiş.”

Seviştiğimde mutlu olurum, sevgisiz imanı nasıl bulurum, böyle inandım böyle bilirim, sevişmek ibadettir sevgi imandır.

”O anda neler düşündü bilemiyorum ama, benim kısaca özetleyiverdiğim bu konuşmaları başını yere eğerek büyük bir sessizlikle dinledi Neşet Ertaş. Sonra, bağlamasını dizlerinin üstüne yatırdı ve; “Aslında ben şairler toplantısı var dediler de geldim. Ben şair değilim, şair denince, okuyup yazmış adama şair derler diye bilirim. Sağ olun, bu kadar ilgi göreceğimi bilmiyordum,” dedi.’

Aşk biterse yorulur insan, ben ne zaman ölürsem Neşet yoruldu desinler.

Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım

Dilinde Neşet Ertaş türküsü olan bir adamdan kötülük bekleyemezsiniz. Bazı cümleleri ağır gelse de “seven kalbimi kırma” diyen Orhan Gencebay için de aynı şeyi söylemek mümkün.

Ne söyleyim şu dünyanın haline dağlar ayrı ayrı, çöl ayrı ayrı, şu insanlar bölüşmüşler dünyayı Hudut ayrı ayrı yol ayrı ayrı.

“Ne de olsa kışın sonu bahardır,
Bu da gelir, bu da geçer..

Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk. Varlığı görmedik ki yoksulluktan şikayet edelim.

“Onca yoksulluk varken” tertemiz aşklar yaşandıysa.
Açgözlü, muhteris, kibirli maymunlara pabuç bırakmayan birkaç iyi adam çıktıysa.
Duygusal, dini, siyasi her türlü ilişkide ajitasyonun, manipülasyonun, dalga dubaranın gırla gittiği bir çağda; hiç kimseyi şahit tutmadan, gizlice, pırlanta gibi bir damla gözyaşı döküldüyse…

İnsanları birbirinden ayıran mezhepçilere karşıyım, mezheplere değil.

Nasıl aşık olunur unutsak, nasıl kavga edilir unutsak, nasıl ağlanır unutsak, unutsak tarhana çorbasının tadını, sevgiliyle hangi sokaklarda dolaştığımızı, hangi şiire vurulduğumuzu.
Herşeyi ama herşeyi unutsak…..
…….Sonra bir Neşet Ertaş türküsü dinlesek.
Unuttuğumuz herşeyi hatırlayabiliriz….

Uyku girmez gözüne , gönlü viran olanın.

”Sen beni gülünce,
mutlu mu sandın..
Yalandan yüzüme
gülen dünyada.”

Namerde muhtaç olmayacak ve ömrünü tamamlayacak şekilde bir ekmek parası lazım. Bunun fazlası, fazladır. İnsan tam ömre göre ölçmeli onu. Bugün son ekmeğini yeyip ölmeli, artan bir şey kalmamalı. Eğer ben öldüğümde bir çuval unum kalmışsa, ben suç işledim demektir…

Hak bildiğim yoldan ayrı gitmedim, koğular getirip gıybet etmedim, gönülleri kırıp can incitmedim, bir garip sazımı çaldım giderim.

“Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum, eyvah” diye haykırdı senelerce, Neşet ERTAŞ. İktidar tercihlerimizin nakaratını, bundan daha güzel özetleyen var mıydı?

Gurbette olanların hiç biri mutlu değil ben mutluyum diyene rastlayamazsın. Neden? Gurbet herkesin içinde taş gibidir.

“Şeytanca hiçbir şey çalmadım, hırsızlamadım. Ne aldımsa, ne verdimse aşk ile aldım, aşk ile verdim karşımdakine.”

Herkesin bir Zahide’si vardır.

”Herkes sevdiğini alsın çekilsin,
Sen otur yanıma..”

Özü gülmeyenin yüzü güler mi?

”Gönül kimi sevmişse aşk onda güzeldir..”

Kendini bilen bilmeyenin kusuruna bakmaz!

Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyaya gönül verdin mi
Kimi böyük kim böcek kimi kul
marak edip heçbirini sordun mu
Bunlar neden nedenini sordun mu

Ağla sazım ağlanacak zamandır.

İnsan ölür ama uruhu ölmez
Bunca mahlukat var heç biri gülmez
Cehennem azabı zordur çekilmez
Azap çeken hayvanları gördün mü

Denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.

Vade tekmil olup ömrün dolmadan
Emanetçi emaneti almadan
Ömrüyün baginin gülü solmadan
Varip bir canana ikrar verdin mi
varip bir cananın kulu oldun mu

Bir de şu var; Gönlün’ün eşini bulan garip değildir.

Kalpten kalbe bir yol vardır
Gözünen görünmez sırdır.

Ahu gözlerini sevdiğim dilber, sana bir sözüm var diyemiyorum.

“Akar can özümden sel gizli gizli.” dedikçe
İki tas hüzün koyuyorum gönül ocağıma.

Ben diyorum ki, insan ve insanoğlu var. Ayrımcılığın sonu kavgadır, kavganın karı var mı?

İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş.
O dert güzelleştirirmiş onun yüreğini. Öyle derler, bizim buralarda.
O derdin büyüklüğü neye göre ölçülür biçilir bilmem ben.
Fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlıyorum ki derdi çok. Güzelleşmiş derdiyle.

Gel sevelim, sevileni seveni sevgisiz suratlar gülmüyor canım, nice gördüm dizlerini döveni, giden ömür geri gelmiyor canım.

Kurusa Fidanın Güllerin Solsa
Göynümde Solmayan Gülümsün Benim (Canımsın Benim)
Yaprakların Gazel Olsa Dökülse
Daha Taze Fidan Dalımsın Benim

Kendi kendisinden utanmayan, yeryüzünde hiç kimseden utanmaz.

Ağarsa Saçların Belin Bükülse
Birer Birer Hep Dişlerin Dökülse (Canım Dökülse)
Vücudun Kurusa Kanın Çekilse
Yine Şu Gönlümün Yârisin Benim

Gönül kimi severse, aşk onda güzeldir.

Bülbülün Gül İçin Zâr-ı Misâli
Kerem’in Bağrının Nâr-ı Misâli
İnler Garip Gönlüm Arı Misâli
Tadına Doyulmaz Balımsın Benim

Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur!…

Ne söyleyim şu dünyanın haline dağlar ayrı ayrı, çöl ayrı ayrı, şu insanlar bölüşmüşler dünyayı Hudut ayrı ayrı yol ayrı ayrı

Kadınlar insandır. Biz insanoğlu.

” Gün gelir, insan insandan bıkar. Sevgisizlik,saygısızlık yüzünden.”

Darda kaldım diye umutsuz olma, Yok iken dünyayı var eden vardır.

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksuzluk biri de ölüm

İnsanın sevdigini kaybetmesi,
Dişini kaybetmesi kadar ilginçtir.
Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu.

İlimsizlik bilgisizlik yüzünden. Cehalet hoɾtlayıp çıkaɾ mı çıkaɾ. Sevgisizlik saygısızlık yüzünden İnsan insandan bıkaɾ mı bıkaɾ.

Kalpten kalbe bir yol vardır…Görülmez..

Can yakıp da kalp kıɾma. Senin de gül benzin solacak biɾ gün. Heɾ canlının kalbi Allah’a bağlı. Heɾkes ettiğini bulacak biɾ gün.

İsterim ki bu dünyada
Hiç kimse cahil kalmasın
Okusun ilmin kitabın
Cahilden akıl almasın

Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur!…

“..Birinin gülüşünün sıcaklığını hissettin mi,
Anlıyorum ki derdi çok,
Güzelleşmiş derdiyle..”

Gel sevelim, sevileni seveni. Sevgisiz suratlar gülmüyor canım. Nice gördüm dizlerini döveni. Giden ömür geri gelmiyor canım.

Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.
Çünkü kötü insanların türküleri yoktur !

Cahildim, dünyanın rengine kandım. Hayale aldandım, boşuna yandım.

Kadınlar insandır.
Biz insanoğlu..

Zehidem, kurban olam, ne olacak halım? Gene bir laf duydum, büküldü belim.

” İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş, o dert güzelleştirirmiş onun yüreğini. öyle derler, bizim buralarda. o derdin büyüklüğü neye göre ölçülür biçilir bilmem ben. fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlıyorum ki derdi çok. güzelleşmiş derdiyle.”

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ