Kitap Sözleri

Kitap Sözleri

Dünya tarihine adını yazdırmış bir çok insan var. Bunların çoğu varoluşlarını sorgulayarak ya da hayatlarına bir değer biçerek adlarını iz bırakabilmek adına hayata güzel eserler bırakmışlardır. Dünya tarihinde bir çok kitap raflarda yerini almıştır. Bilme arzusu ile dolup taşan insan için bilgi mükemmel bir araçtır. İnsan öğrenen bir varlıktır, öğrenmeye ihtiyacı vardır. Bu yüzden keşiflerden keyif alır ve ilgisini çeken her şeye yönelir. Bilmek ister, bunun temelinde de beyninden geçirdiği her şeyi kitaplara yazılara aktarır. Bu yüzden herkesin kitaplarda çizdiği yazdığı mutlaka not aldığı bir yer vardır. Onun dünyasını yansıtan her söz kendisini ifade etmek için mükemmel bir araç niteliği görür.

Millet “ben, siz, o, biz, siz, onlar” değil, bir yekpareliktir.

Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.

“Ama başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insan vicdanıdır.”

Bir insan kalbi defalarca gücenebilir başkalarına. Ama bir kere kırılır bazılarına.

Herkesin bir seçimi vardır ve insanların ayrıştığı nokta tam olarak budur. Herkes kendi seçimlerinin peşinden giderken başkalarına yabancılaşır.

Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin.

Kalabalık bir kadının ortasında duruyor
Rüzgar yüzünün tabakalarını açıyor

Bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden daha çok açığa vurur

Ağlayan erkekler. – dayıoğulları emmoğulları halaoğulları
Kurumuş çatlamış elmacık kemikleri
O ayazda o güneşte incecik hassas tenleri

Umut geleceği hatırlama, mutluluk geçmişi unutma sanatıdır.

Eski günahların gölgesi uzun olur.

Gerçekler her zaman acıdır ve acı olan şey kolay kolay hafızadan çıkmaz.

Okulda böyle şeyler öğrendikleri yoktu hiç.Varsa yoksa ayrıntılar ve yine ayrıntılar…

Başımıza gelenlere kızmak yerine sahiplenmeliydik.

Aslında ibadet sadece tapmak değil, öze varış, nefsini terbiye ediştir.

Bir insan yüreğini üşütüyorsa üzülme, Allah oraya rahmetini bırakır, orayı sıcacık eder. Sen yeter ki kapını açık tut!

Sadece bir yalnızlık ihtiyacı…

Ve bazen düşünürüm, beni düş kırıklığına uğratan, kendimden başkası değil.

Bir kitapta okumuştum,
kadın adamı çok seviyordu…

Sensiz olmuyor diyen kalbe güvenilmez. Sensizliği denemiştir, bugün değilse yarın, mutlaka başaracaktır.

İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir….

Davranışlar kelimelerden daha fazla konuşur, daha çok şey ifade eder.

Zaten, bir felakete sükûn ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir.

Bazen yarım kaldığına değil, doğru sandığının koca bir yanlıştan ibaret olduğuna ağlarsın.

Aşk , âşık olduğunun yüzü dışında bütün ışıkların sönmesidir. Âşık olduğun kadının bakışlarından başka hiçbir aydınlığın kalmamasıdır yeryüzünde.

Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin.

Tanrım! Hiçbir şeyi şan, şöhret kadar, insanların beni sevmesi kadar sevmiyorsam elimden ne gelir? Ölüm, yaralanmak, ailemi kaybetmek, hiçbir şey beni korkutmuyor. Ne kadar korkunç ve olağan dışı görünürse görünsün, bir dakikalık şan, şöhret, insanların beni şenliklerle kutlaması uğruna,insanların beni sevmesi, tanımadığım ve tanışmayacağım insanların beni sevmesi uğruna, değer verdiğim ve sevdiğim insanları, en çok sevdiğim insanları, babamı, kız kardeşimi, karımı şu anda feda edebilirim.

Azizim, deli söylüyor diye değil ama bil ki; en büyük delilik, insanın kendi tımarhanesinden kaçmasıdır.

Dünyada Avrupalılar yönetmek için, Doğulular çalışmak için yaratılmışlardır. Bendan dolayı Tanrı onların ırkını daha çok ve daha doğurgan yapmıştır. Çünkü çok ameleye ihtiyaç vardır. Yöneticiye az ihtiyaç olduğu için de bizi az yaratmıştır.

Ne kadar acıdır başkasının gözüyle bakmak mutluluğa.

Avcılar, hayvanların dilini anlasalardı acaba tetiğe dokunabilirler miydi? Vurdukları hayvanın son sözlerini hatırlayacak olsalar, onların kesik başlarını şöminelerinin üstüne asabilirler miydi? Av resimleri sipariş edebilirler miydi ressamlarına? Tıpkı Jean de La Fontaine’in anlattığı gibi “İnsan başka şey! ” diye övünürler miydi, kabartıp göğüslerini!

Kendimiz için yaptığımız şeyler, bizimle beraber ölüp gider. Başkaları ve dünya için yaptıklarımızsa ölümsüzdür.

Aklı olmayanın vicdanı olmaz.

Efendi adam, kendisinden çok şey, başkalarından az şey bekler.

Farkında mısın diyorum içimden, bizim dilimiz yan yana düştü ama hiç aynı olmadı.

İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, İyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemeli.

Öfkeyle değil, gülmeyle öldürür insanoğlu. Haydi, gelin öldürelim ağırlığın ruhunu!

Ne çok şey biliyor bu insanlar Olric? -Herkes işine geleni biliyor efendimiz.

Şimdi bir aşk sayhası salacağım havalara
Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara

İnsanın kendini berbat hissetmesi, mutlu olup olmadığına önem verecek kadar boş zamanı olmasından ileri gelir.

Yaşamı boyunca herkes birini bulur, ama birbirini bulmak çok az insana nasip olur.

Hepimiz garip bir hastalığın kurbanıyız: kendimizi başkası sanmak hastalığı.

Eğilip bükülmek köksüzlerin işidir. Köklere sahip idiysek, bu bizim dik durmamıza yarardı. Bizim kökümüzün ne olduğu, nerede olduğu Levh-i Mahfuz’da yazılıydı.

Bütün erdemlerin gelişmesi , beden yapısındaki mutlu dengeye bağlıdır. Bu denge olmadan erdemli olamaz insan.

Aşk, razı gelinen bir körleşme biçimidir.

Tüm insanların aslı aynıdır. Onları birbirinden ayıran alışkanlıklarıdır.

Bir kadının gözlerinin içine yerleşmesine razı geldiysen, kör olmaya da razı geleceksin. Gözlerinde bir kadın varsa, değil başka şeylere, kendi gözbebeklerine bile yer kalmaz.

Gururlu bir insan, ancak kendini bilen ve kendini büyük bir titizlikle sorgulayıp, küçümseyen insandır.

tüm büyük şeyler,bütün insanlık onlara karşı çıksa da,büyüklüklerinden bir şey yitirmezler

Sessizlik, kendi kirlerini, süpürüp yürüyünce, fırtına olur…

Tanrı, tutunamayanlardan rahmetini esirgemesin.

İnsanların az bir kısmı mutlu, bir o kadarı ise mutsuzdur. Geri kalanların tümü; mutlu gibi görünen mutsuzlardır.

Aptalca yaşamaktansa başarısız olmayı göze aldım.

Her yanda tertemiz, gülümseyen, ama gözleri tükenmiş, boşalmış yüzler.

ama hiçbir iyi geceler! ağlatmıyor beni

İnsan kendisine olan saygısını, onurunu ve güvenini yitirdiği an işi bitmiş demektir. Alabildiğine bir baş aşağı düşüş yaşar.

“Sen karanlık boşluğa bakınca, karanlık boşluk da sana bakar.”

Bir annenin yüreği, dibinde her zaman bağışlamayı keşfedeceğimiz derin bir uçurumdur.

Şimdi öleceğim, benim için yas tutmayın..

İnsan, uğruna emek harcadığı şeyi sever ve insan sevdiği şey için emek harcar. Bir ilişkide çaba yoksa, o ilişki hiçbir zaman meyve vermez.

“Bu sivil halka ve onun dinî,millî ve kültürel değerlerine karşı bir soykırım savaşıdır.”

Bazen hayatından gidenlere üzülmeye değil. Yüzünü gülümsetenlere zamanını ayıracaksın.

Felsefe ve modernlik birini gölgede bıraktığınız zaman diğerini görecek ışığa ulaşamayacağınız iki şeydir. Bu şeylere beşiklik eden ortama da İslam Medeniyeti adını vermek uygun olur.

Peki, birçok kimseyi iyi olmadıkları halde iyi sanmakla; birçoklarını da aksine, kötü olmadıkları halde kötü bilmekle insanlar yanılmıyorlar mı?

Vazgeçtim ben, seni,
gelecek anın kabaran dalgaları içinde tanımaya çalışmaktan.
İçimdeki tüm uçsuz bucaksız imgeler,
çok uzakta derinliğine hissedilen peyzaj,
şehirler, kuleler ve patikaların tahmin edilmedik dönemeçleri.
Ve bir vakitler, nabzı Tanrı’nın kudretiyle atan topraklar,
tümü, seni anlamlandırmak için içimden yükselirler.

Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.

“Kartalların hükümdarlıklarını buzağılara bıraktıkları görülmüş şey midir ?

Gerçek kötülük, insanın geçmişte ve gelecekte olabileceği şeyleri olmak isterken dünyanın geri kalanının var olmamasını dilemesidir.

Kendini meşgul edemeyeni başkaları işgal eder.

Kötülük, düşmanın özelliklerinden ya da kişiliğinden çok, hepimizin içindeki “düşman” kavramı içinde saklıdır.

Üşüyorum, ama sen anılarla sarma beni ve anlat yalnızlığımızı.

Eğer birlikte yürüyecek iyi bir yoldaş bulamıyorsan, ormanda gezinen bir fil misali yalnız yürü. İlerlemene engel olacak biriyle olmaktansa, yalnız olmak yeğdir.

Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır; aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar…

İnsanların, onları kırılışa uğrattığı halde, canları çıkmadıkça vazgeçmedikleri huyları vardır. Fyodor Mihailoviç

Bir kitaba burnunu gömerek herkesi ve her şeyi unutmanın, unutabilmenin verdiği hazzı hiçbir şeyden alamayacaktı. Aşk gibiydi okumak da… Neden, nasıl müptelası olduğunu, bilen zaten gayet iyi bilirdi; bilmeyene de anlatamazdın bir türlü.

Sadece gerçekte nasıl suskun kalacağını bilen bir kişi gerçekten konuşabilir. Suskunluk içe bakışın, iç dünyanın özüdür.

Zira yok Batılının elinde, şiddet uygulamaktan, her an kaybedebileceği fiilî hükümranlıktan başka herhangi bir şey.

Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece onlar senin sahibindir.

Oysa uzun yolun ortasında durup, saçlarımı okşayıp, cebini karıştırıp, sümüklü mendilini bulup, gözüm sıra akan yaşları silecek birini bekledim ben hep. “Ağlama ama,” diyecek birini. O sen olasın istedim.

Bir başkası için yapabileceğiniz en büyük iyilik, sadece sahip olduğumuz zenginlikleri paylaşmak değil, onların sahip olduğu zenginlikleri onlara göstermektir.

Duyabileceğim biricik mutluluğu: dikkatli ve dost bir bilinci içime çekiyorum.

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ