Büyüleyici Sözler
Sözlerin anlamları geniş kalıpları açılır. Şiirin, edebiyatın bu kadar değerli olması kelimelerin önemli ve güzel bir yere sahip olmasındandır. Sanatın her dalı önemlidir ve insana farklı bir bakış açısı kazandırır. Bu yüzden kelimelerin büyüsüne kapılmak oldukça önemlidir. İnsanları sözcüklerle büyüleme şansınız olur. En basitinden mizahi bir kişiliğe sahip olan Cem Yılmaz’ın konuşmaları ile insanları etkileyerek güldürmesi kelimeler ile yaptığı büyülerle ilgilidir. Bu yüzden kelimelerin hayatımızda yadsınmayacak kadar önemli ve değerli bir yeri vardır. Anlamak ve anlaşılmak adına iletişimin temelini kuran cümleler insan için önemli bir konuma sahip olduğu için hepimizin sözcüklerin büyüsüne inanmamız gerekir. Hatta sevdiğimiz insanların kalbine bu sihirle yöntemle dokunma ihtimaliniz yüksektir.
Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Çünkü ben de seni tanıdıktan sonra kendime hiç rastlamadım.
Bana yüreğinle gel, bahanelerinle değil.
Senin gülüşün bana cennetten atılan ekmek kırıntısı gibiydi, ben ise bir serçe, karın tokluğuna sevdim seni…
Sana sadece gözyaşlarımı haram etsem cennet hayalin olur.
Yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim. Ve biliyor musun gölgeni bile çok özledim.
Yalnız olmak yanlış bir kalpte olmaktan iyidir.
Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.
Beni düşmanımın kötülüğü değil, dostumun sinsiliği korkutur.
Ve bir gün her şeye sen de alışacaksın. Dilin varmayacak yalnızım demeye. Unut artık bildiğin bütün şarkıları. Yalnız yaşa ve hazırlan yalnız ölmeye…
Sahip olmayı istiyorsan önce ait olmayı öğreneceksin.
Varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım! Ya al götür kalanımı. Ya da gel, tamamla eksik kalan yanımı.
Okşayan ellerin kıymetini bilmeyenler, tekmeleyen ayağı öperler.
Bir cam parçası kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla ortalığa saçılır… Peki ya bir kalp kırılırsa?
Her şeyi içine atarsın da kendini atacak yer bulamazsın.
Kucağın güllerle doluydu senin, ayın on dördü bir yüzün vardı. Kopup halkasından dostlar meclisinin, o aşağılık, o bayağı yere sen, o karıncaların, yılanların yanına ne oldu, nasıl oldu da gittin?
Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.
Durma, çabuk gel, gelmem deme. Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır, dostum, senin şanına sadece gelmek yaraşır.
Maşuğun nurlu bakışı aşığa fer, yanan yüreğine merhem olur.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme. İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
Ad koyunca büyüsü bozulur diye, isimsiz, izinsiz, içimden seviyorum seni.
Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.
Toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi bu kadar güzel kokar?
Senin aşktan yana nasibin varsa; dokunsan da yanacaksın dokunmasan da. İyi bil ki; bazıları hasrette yanar, bazıları vuslatta.
İstediğin olmuyor diye üzülme. Ya daha iyisi olur ya da hayırlısı budur.
Eğer bir gün dünyaya ait çok büyük bir derdin olursa; Rabbine dönüp: “Benim büyük bir derdim var” deme. Derdine dönüp: “Benim çok büyük bir rabbim var” de.
En delikanlı mevsim kıştır. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.
Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek. Ne de pahalı bir pırlanta demek. Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek!
Ve bir gün kalem diyecek ki; bu kadar yazdığın yeter! Artık çiz gitsin…
Birlikte gülüyorsanız mutluluktur, birlikte ağlıyorsanız dostluktur; ama birlikte susuyorsanız bu aşktır.
Duygular asla kendi eceli ile ölmez. Mutlaka bir katili vardır.
Ey temizlik örneği, sen gitme kal! Kandı her şey, tek balık kanmaz sudan, anlamaz olgun adamdan bil ki, ham, söz uzar, kesmek gerektir vesselam!
Gidenin arkasından nokta koyun ki, gelecek olanın ismi büyük harfle başlasın.
Kimi güzelim der sevdiğine, kimi özelim. Ama sevgi ne güzellik ister, ne de özellik. Sevgi, sadece yürek ister.
Çakallar güçlerini kalabalıktan alır. Aslanlar ise yalnızlıktan.
Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda, ardımda bir yürek yükü rüzgar. Ne zaman sevmeye koyulsam, doğrulup çoğaldı ayrılıklar.
Görücü usulü bir aşk istiyorum. Gördükçe göresim gelsin, görmeyince ölesim.
Keşke yalnızlığım kadar yanımda olsaydın keşke yalnızlığımla paylaştığımı seninle paylaşsaydım keşke senin adın yalnızlık olsaydı ve ben hep yalnız kalsaydım.
Ucuz insanların üzerine kurulan hayaller, size pahalıya patlar.
Vur kadehi ustam bu gecede sarhoşuz. Kalan sağlar bizimdir acıdan mayhoşuz. İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze. Bundandır böyle dibe vuruşumuz.
Herkesin bir sonbaharı vardır. Kiminin yaşamadan yaşlandığı, kiminin yaşlanmadan yaşadığı.
Söküklerini dik sözlerinin, dilini kalbine yanaştır; dilinle söylediğini kalbinle de söyle. Kalbinden geçmeyeni diline değdirme.
Terk etmek kolaysa senin için, el sallamak zor değil benim için.
Hayat öyle bir noktaya getirir ki insani, eskiden “hiç bitmesin” dediğin günlere, keşke hiç yasamasaydım dersin.
Bazen sorarlar, “hayatında biri var mı” diye. Hayatımda biri yok. Birinde hayatım var.
Ey benim cennet gözlüm, sen benim dua etmeme sebep olansın. En tılsımlı, en riyasız, en içten duamsın. Beni ben yapan aşksın. Kalbim en büyük sığınağın olsun yâr, sen besmele ile başlayan sevgime yakışanımsın, nakkaşımsın, mahşere kadar tutacağım sevda orucumsun. Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. Ne kadar özlendiğini bir bilsen, yokluğundan utanırsın!
Yeter ki taşımayı bil. Ben sana bir değil bin güzel anlam yüklerim.
Gitmek istiyorsa, bırakacaksın. Gitsin! Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin?
Bencillik, insanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarına da kendisi gibi yaşamayı önermesidir.
Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.
Ölmek sorun değil de hani bir gün mezarıma gelirsin de kalkıp sarılamamak koyar bana.
Yalnızlık Allah’a mahsus, her canlı bir es arar. Taşın kalbi yok; ama onu bile yosun sarar.
Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş.
Sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum, toprağa gizlenirse yeşerir.
Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.
Bazen sorarlar, “hayatında biri var mı” diye. Hayatımda biri yok. Birinde hayatım var.
Birlikte gülüyorsanız mutluluktur, birlikte ağlıyorsanız dostluktur; ama birlikte susuyorsanız bu aşktır.
Mademki kafanda bahar var, benden sana izin delikanlı, sev sevebildiğin kadar!
Gitmek istiyorsa, bırakacaksın. Gitsin! Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin?
Mutluyum diyorum, aşık mısın diyorlar. Mutluluğu aşkla bağdaştırmak ne kadar yanlış. – Aşkın mutluluk getirdiği nerede görülmüş?
Yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim. Ve biliyor musun gölgeni bile çok özledim.
Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş.
Senin gülüşün bana cennetten atılan ekmek kırıntısı gibiydi, ben ise bir serçe, karın tokluğuna sevdim seni.
Bazen diyorum ki ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin.
Hayat öyle bir noktaya getirir ki insani, eskiden “hiç bitmesin” dediğin günlere, keşke hiç yasamasaydım dersin.
Ey yalnızlık nikâh mı kıydın bana. Helalimmişsin gibi her gece giriyorsun koynuma.
Kimi güzelim der sevdiğine, kimi özelim. Ama sevgi ne güzellik ister, ne de özellik. Sevgi, sadece yürek ister.
Şimdi söndü ışık sustu dudağımdaki sen çalan ıslık. Dünya ahiret acımsın artık.
Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Çünkü ben de seni tanıdıktan sonra kendime hiç rastlamadım.
Görücü usulü bir aşk istiyorum. Gördükçe göresim gelsin, görmeyince ölesim.
Durma, çabuk gel, gelmem deme. Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır, dostum, senin şanına sadece gelmek yaraşır.
Yeter ki taşımayı bil. Ben sana bir değil bin güzel anlam yüklerim.
Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.
Ad koyunca büyüsü bozulur diye, isimsiz, izinsiz, içimden seviyorum seni.
Nedâmet ateşiyle dolu bir gönülle ve nemli gözlerle duâ ve tevbe et! Zira çiçekler, güneşli ve ıslak yerlerde açar!
Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.
Varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım! Ya al götür kalanımı. Ya da gel, tamamla eksik kalan yanımı.
Maşuğun nurlu bakışı aşığa fer, yanan yüreğine merhem olur…
Bir cam parçası kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla ortalığa saçılır… Peki ya bir kalp kırılırsa?
Toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi bu kadar güzel kokar?
Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda, ardımda bir yürek yükü rüzgâr. Ne zaman sevmeye koyulsam, doğrulup çoğaldı ayrılıklar.
Herkesin hayatında bir dönem noktası vardır. Benim dönüm noktamsan bu fırsatı kaçırmak istemem.
Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu… Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.
Kalbimin bir köşesinde mükemmel bir sevgi var. Herkes kusurlu o dışında.
Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek… Ne de pahalı bir pırlanta demek. Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek!
Hayat sevgiyle başlar ve sevgi ile biter. Mühim olan sevebileceğin insanı bulmaktadır.
Senin aşktan yana nasibin varsa; dokunsan da yanacaksın dokunmasan da. İyi bil ki; bazıları hasrette yanar, bazıları vuslatta.
Tahammül edebileceğim tek kişisin.