Yaşar Kemal Sözleri
Gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli olan yazar 1923 yılında Adana sınırları içerisinde doğmuştur. Aslen yazar Vanlı iken aile 1.Dünya Savaşı sonrası Adana’ya göç etmiştir. Orta öğrenim döneminde ırgatlık, ırgat katipliği, kontrolörlük, memurluk ve öğretmen vekilliği yaparak çeşitli işlerde çalışmıştır. Hayatın zorlukları ile bu kadar erken karşılaşması sonucu yaşıtlarına göre daha olgun, aklı başında biri olmasını sağlamıştır. Edebiyat onun için hep bir tutku olmuş küçük yaşlarda bu alanda çalışmak istediğini kafasında bir hedef haline geldiği söylenmiştir. Yazın hayatına ilk önce şiirle başlamış aşıklarla kapışacak seviyeye gelmiştir. Fakat annesi onun saz öğrenmesine karşı olmuş ve engellemiştir. Bu yüzdende saz çalma konusunda bir başarı sağlayamamıştır. Türk edebiyatının önde gelen yazarlarında olmuş eserleri ile kalpleri feth etmiştir.
“İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.”
İnsan çürümedikçe, şiir çürümez.”
“Aaah, savaş, seni icad eden görmesin cennet. Aaaah, savaş. Şu yeryüzünde canlı koymadı kırdı geçirdi. Gökteki kuşu, yerdeki börtü böceği, sudaki balığı.
”İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.”
“Her savaşta yalnız savaşanlar ölmez, onlardan çok savaşmayanlar ölür. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, çocuklar da ölürler.”
”İçimde bir şey var… Anlaşılmaz… Bir acı… Bir yara…”
“Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.”
”Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir.”
“Savaşı biliyorum evladım. Yalnız insanlar değil, atlar, cümle mahlukat, kurt kuş, börtü böcek, kelebekler, arılar, ağaçlar, otlar, hava, su, su da kırıma uğruyor.”
”El eli yıkar, elde döner yüzü yıkar.”
Harplere karar verenleri askerlerin arasına sokup, buyurun arkadaşlar diyeceksin, öldürüp, öldürüleceksin. İşte o zaman görelim hiç savaş olur mu?
”Hayat, umutsuzlukdan umut yaratmaktır.”
“Savaştan geriye kalmış her insan sakattır, yarı ölüdür. Savaşmış her kişi savaştan önceki kişi değildir. Yıpranmış, sakatlanmış bir kişidir…”
”İnsanlık oldum olası kan içinde yüzüyor.”
“İnsana ne olursa olsun, başına na gelirse gelsin, umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir.”
”İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır.”
İnsanoğlu güzelliğe böylesine hayran kalabiliyorsa, bu savaş ne, bu birbirlerini yeme, aşağılama, bu akan suya, uçan kuşa, yaprağın üstüne konmuş kelebeğe düşmanlık niye?
”İnsan soyu canavar olmuş da bizim haberimiz yok..”
“Bütün savaşlar insanlığın da, hayvanlığın da yüz karası. Geçmiş gelecek bütün savaşlar da yüz karası.”
”Demir olsam çürürdüm, toprak oldumda dayandım.”
“bu savaşlar sürdükçe, insanın insanlığı ortadan kalkacak, insanlık çürüyecek, çürümekten de beter hale gelecek, kokuşacak. İnsanlığından utanacak hali bile kalmayacak, solucanlaşacak.”
”Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır.”
«Oğlum,» diyordu. «Sen sen ol, görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür.»
”Çekemeyenlere bakma fikirler hep ayrı olur. Hiçbir aşkı sözle yıkma, söz yarası ağır olur.”
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
”Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.”
Düşünmek, kişiliği olmak demektir.
”İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”
«İnsanlık öldü mü?» dedim.
«Yok,» dedi, «ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?
”Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz..”
Hem uyduruyorlar, uydurduklarını bile bile, az sonra da uydurduklarını gerçeğe çevirip inanıyorlardı.
Dünyada her şey olmak kolay ama insan olmak zor .”
Birdenbire içinde bir şeyler duydu. Ta yüreğinde… Bir yerleri acıyordu. Neresi ama, hiçbir yeri… Ama acıyordu.
”Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
İnsanoğlu bir milyon yıldır koşuyor ,daha insanlıkta bir iki adım ileriye varamadı.
”İnsan çürümedikçe, şiir çürümez.”
İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır.
”İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.”
“İşte bunu yapmamalı. İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”
”İçimde bir şey var… Anlaşılmaz… Bir acı… Bir yara…”
Türkçe’de bir söz vardır: Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar. Biri yiyor, milyonlar bakıyor, kıyametin kopmasını mı bekleyelim?
”Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir.”
Gene gözleri yaş içinde kalmıştı. “Savaşı icat eden görmesin cennet,” dedi.
”El eli yıkar, elde döner yüzü yıkar.”
Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar.
”Hayat, umutsuzlukdan umut yaratmaktır.”
İstanbul şehrinde olanlar anlatılamaz, dile gelmez. Kelimeler yetmez. Padişahlar oğullarını, oğullar padişah babalarını, padişahlar bütün kardeşlerini doğradılar. İstanbul şehri bir ölüm, bir kırım yeridir.
”İnsanlık oldum olası kan içinde yüzüyor.”
İnsanoğlu şu dünyada neyi arar, arasa arasa dostluğu, kardeşliği arar, sözü çok uzatmak neye yarar…
”İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır.”
“İnsan soyu canavar olmuş da bizim haberimiz yok…”
”İnsan soyu canavar olmuş da bizim haberimiz yok..”
“Zor,” dedi gülerek Dursun Dede. “İnsan olmak çok zor sultanım. Dünyada çok şey kolay da, insan olmak zor.”
”Demir olsam çürürdüm, toprak oldumda dayandım.”
İnsan evrende gövdesi kadar değil, gönlü kadar yer kaplar.
”Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır.”
Bir adamın değeri dünya malıyla ölçülmez.
”Çekemeyenlere bakma fikirler hep ayrı olur. Hiçbir aşkı sözle yıkma, söz yarası ağır olur.”
“Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o bahçe güzel olmaz. Sen, ben, o varız diye güzel bu bahçe. Koparma farklı çiçekleri, kalsın renkleriyle kokularıyla…”
”Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.”
Zulme karşı koymamak kafirliktir. Çocuğunun rızkını, baba yurdunu korumamak, bırakıp gurbet ellere düşmek kafirliktir. Zulme karşı koymamak, zalime ortak olmaktır.
”İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”
Kırlangıç yapar yuvayı
Çamur sıvayı sıvayı
”Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz..”
Kul kusursuz olmaz.
”Dünyada her şey olmak kolay ama insan olmak zor .”
“İnsanlık öldü mü?” dedim.
– “Yok” dedi, “ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?”
– “Kuşlar da gitti.”
İnsanlıkla beraber kuşlar da bir bir yok oldu gitti…
”İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.”
Memede olan olan olmuştu. Gözüne uyku girmiyordu. Düşüncelere kaptırmıştı kendini. Düşünceler kafasına akın ediyordu. Düşünüyordu artık. Dünya kafasında büyümüştü. Dünyanın genişliğini düşünüyordu. Değirmenoluk köyü bir nokta gibi kalmıştı gözünde. O kocaman Abdi Ağa, karınca gibi kalmıştı gözünde. Belki de ilk olarak doğru dürüst düşünüyordu. Kin duyuyordu artık. Kendi gözünde kendisi büyümüştü. Kendini insan saymaya başladı. Yatakta bir taraftan bir tarafa dönerken söylendi. “Abdi Ağa da insan, biz de…”
”Sen aleviyle yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa ulaşmaya çalışan bir pervane…”
İnsaniyetsiz insanlar.”
”Türküler tıpkı kırk bin yıl su altında kalmış, yıkanmış, cilalanmış çakıl taşı gibidir.”
…Neden aşağılıyorlar insanlar böyle biribirlerini? Neden, neden, neden? Biribirlerini aşağılamaya can atıyorlar, deli divane oluyorlar… Onların onurlarını kırmak, onları küçültmek, kötülemek için neler yapıyorlardır, neler! Bir başkasını aşağılayan insan önce kendisini aşağılamıyor mu? Bunun kimse farkında değil mi? Ağacı, kuşu, akarsuyu, börtü böceği, yerdeki karıncayı, en alçak insanı kutsayan, yücelten, güzelleştiren insan güzelleşir, öyle değil mi? Niçin insanlar azıcık akıllı, azıcık daha güçlü değiller?…”
”İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır.”
“Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz.. ”
”Kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır.”
Adam milletini yüz bine satar mı? Yüz bin lira batsın? Bir çocuğun kara gözlerine değer mi yüz bin? Bir milyon, on milyon?..
”Umutsuzluk tutsaklığın gıdasıdır. Umutsuzluk köleliğin anasıdır. Umutsuzluk yüreğin yıkımıdır.”
Dünya görmüş, ömür geçirmiş, okumuş insan başkadır.
”Yalnız duyan yaşar sözü derler ki doğrudur; “Yalnız duyan çeker”derim en doğru söz budur…”
Hiç kimse öldürülmesin!
”O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.”
Eski anılar insanın başına bir çağlayan gibi dökülür.
”Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim.”
“Evrende iki sonsuz doğurgan yaratıcı güç vardır…
Biri İnsan, öbürü Doğa…
İnsan yaratıcılığını yitirdiği gün,
Doğa yaratıcılığını bitirdiği gün…
Her şey bitecektir…”
”Belki bir yerlerde,bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır,kim bilir belki.”
” İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç! Ondan sonra da arkadaş olabileceğin insanı seç. İpin ucunu bir verirsen ellerine yandığın günün resmidir. ”
”Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar. De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım…”
“Bir türkü duyulur… Gecede başka türlü, gündüzde başka türlüdür. Çocuk söylerse başka tatta, kadın söylerse… Genç söylerse başka türlü olur, yaşlı söylerse… Dağda söylenirse başka, ovada, ormanda, denizde başka türlüdür. Hep ayrı ayrı tattadır. Sabahleyin başka, öğle, ikindin, akşamlayın başkadır.” –
”Dünyada boş olan, işe yaramaz olan hiçbir şey yok. Uğraşmak haktır. Savaşmak haktır. Dövüşmek, boş olmaz, haktır.”
“İnsan anasına kıyamaz, ana kokusuna doyamaz.”
”Dünyanın ucunda bir gül açmış, efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak, sarp kayadan geçen yele merhaba.”
”…Ben dualarımı ıslıkla rüzgara kazarım ve salıveririm
Gitsinler Tanrıyı bulmaya…”
”O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.”
Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
”İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç! Ondan sonra da arkadaş olabileceğin insanı seç. İpin ucunu bir verirsen ellerine yandığın günün resmidir.”
Yetimlik kötü, yetimlik ölümden beter.
”Günün birinde İstanbul’un tarihi yazılırsa, kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmesi gerekir, onlar olmadan İstanbul’un tarihi çok yavan olur.”
Kanun kağıtlarda kaldı. Böyle yaz…
”Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır, bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.”
Dertsiz baş olmaz.
”Karanlığı yığıyor yığıyor yığıyor. Ama böyle kurşun geçmez bir karanlıklar yığıyor. Arkasından birdenbire bir ışık patlatıyor Dostoyevski.”
“Yeter ki bir damla insan teri boşa gitmesin. İnsan soyunun güzelliği alın terindedir.”
”Yaratıcılıklarını yitirmiş insanlar barış yapamazlar. Çünkü barış zor ve insanların kolay kolay tadına varamadıkları bir yaşam biçimidir.”
İnsan soyu bu kadar yozlaşamaz, aşağılaşamaz, küçülemezdi.
”Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler.”
Kara defterler yazacak bunlar için, kara defterler…
Tarihe almayacaklar bunları.
Özel olarak kara defterler dolacak.
Bir milleti belaya uğrattılar.
Öyle olacak, adları anılmayacak bunların.
Kara defterler, açıldığında bunlar olacak içinde.
Hiç kimse bunları adamdan saymayacak.
Zaman öyle gelecek.
”Bir hüner bir kişide varsa her insanda da var demektir. Yeter ki merak et, yürekten merak et, insanoğlunun elinden hiçbir şeyin kurtuluşu yoktur.”
Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.
”Gülümse bitsin karanlık, Gülümse karamsarları şaşırt, Gülümse güller açsın yüzünde, Gülümsemenle yayılsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.”
İnsanlık oldum olası kan içinde yüzüyor.
”Roman bir laboratuvar değildir. Her yönüyle insan gerçeğine biraz daha, biraz daha ulaşabilmektir.”
“Aldırma, üzülme, insan olanın başına akla gelmedik iyilik de gelir, kötülük de… İnsan olanın başına her türlü alçaklık da gelir, yiğitlik de. İnsan, insandan her şeyi beklemeli…”
”Dünya onbinlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur.”
Bu topraklar bir daha ihya olamaz. Bu bizim topraklar çürüdü.
”Bir dil bulacağız her şeye varan, Bir şeyleri anlatabilen, Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük dolaşmayacağız bu dünyada.”
“Dünya iyi insanların yüzü suyu hürmetine duruyor.”
”Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklıdır. Zulmü kadar zalim, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır.”
“Cenneti istemem, bana ana baba yurdumu verin.”
”Bozulmuş bir edebiyat sağlıksız bir toplumun ürünüdür. Bir toplum bütünüyle edebiyatına yansır. Edebiyat en etkili sanat olduğuna göre toplumdaki bozulmalara, yabancılaşmalara karşı da savaşım vermeli.”
Umut kesmek insanlığa aykırıdır.
”Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o bahçe güzel olmaz. Sen, ben, o varız diye güzel bu bahçe. Koparma farklı çiçekleri, kalsın renkleriyle kokularıyla…”
Vicdanın karışmadığı işte iş yoktur.Hayır gelmez.
”Küreselleşme ‘tek tip insan’ yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur”. Bu felâketin önlenmesi için ‘demokrasi’den başka çare de yok.”
Öğretmenlik mesleği aslında Türkiyede bir fıkaralık mesleğidir. Bir de bunun üstüne zulüm binerse…Dünyanın en kutsal ve en zor mesleğinin insanları bir de yoksulsalar…Türkiyede oturan burjuvalar, bir milleti imha politikalarına öğretmen kıyımlarıyla başlamışlarsa,öğretmen hayatı bir cehennemden farksız olmaz mı?(1967 tarihli)