William Shakespeare Sözleri

William Shakespeare Sözleri

1564 yılında dünyaya gelen İngiltereli olan şair, söz yazarı ve senaristtir. İyi bir okulda eğitim almıştır. Eğitimini Latince dili ile yapmıştır. Bu sayede Roma klasikleri ile tanışarak üniversite hayatını bunun üzerine devam etmiştir. Kendisininde 8 yaş büyük biri ile evlenmiştir. Dünyada seçkin bir yere sahip olan edebiyatçı  İngiltere de en büyük şair ve tiyatrocu seçilmiştir. Shakespeare  sözleri güzel ve ritimli anlamlara sahiptir. Romeo ve Juliet eseri büyük bir üne kavuşmuştur. Mitoloji unsurlarından yararlanmıştır. Shakespeare Yazıları okunması gereken yazılar arasında kesinlikle yerini almalıdır. Shakespeare Kitapları okuyarak kültürel açıdan daha zengin hale gelebilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz. Aynı zamanda Shakespeare Şiirleri okuyarak şiir hazinenizin genişlemesini sağlayabilir, şiirin soluk kesen durağında beklemeye başlayabilirsiniz. Shakespeare tiyatroları filmlere konu olmuştur ve sağlam kurguları vardır. Galeride bulunan Shakespeare resimli sözler ve Shakespeare facebook kapak fotoğraflarına göz atabilirsiniz.

Allah size bir yüz vermiş; bir tane de siz eklemeyin.

Erkekler mi daha akıllıdır kadınlar mı ?
Elbette ki kadınlar.
Çünkü bacağı güzel diye, hiçbir kadın askıntı olmaz bir erkeğe…”

Bu ayrılmamız hem kalış, hem gidiştir ikimiz için sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle.

Samimi ol, fakat sakın laubali olma !

Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, aşk sanıyorsunuz.

”Yarayla alay eder, yaralanmamış olan…”

Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın. (Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap

İnsan insan mıdır, yalnızca yiyip içmek ve uyumakla geçiriyorsa hayatı?

Benim sevgim böyledir. Varlığım senin hepten: her suçu üstlenirim, yeter ki haklı çık sen…

“‘Kitaplarım, bana yetecek kadar büyük bir krallıktır.”

Dünü ya da bugünü değil anı yaşamalısınız. Çünkü şimdi olacaksa bir şey; yarına kalmaz. Yarına kalacaksa eğer; bugün olmaz.

“Kederli saatler amma da uzun geliyor insana”

En zoru da; insanın kendi kendini teselli etmek zorunda kalmasıdır.

“Kaybettiğin yerde bekleme, güçsüzler öyle yapar.
Sana kapanan kapıyı bir daha çalma,
kapanan kapıyı acizler çalar.”

Erkekler mi daha akıllıdır kadınlar mı? Elbette ki kadınlar. Çünkü bacağı güzel diye, hiçbir kadın askıntı olmaz bir erkeğe.

Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun…
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun…
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun…
İşte,bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun…

İhanete uğramanın acısını yalnız hainler bilir.

”…Kötü fallar umurumda değil benim. Serçenin ölmesinde bile bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta…”

İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanlar iyi veya kötü olmayı düşünceleriyle belirlerler. Neyi düşünüyorsak oyuzdur. Kişinin düşüncesi düşünün rengine boyanmıştır.

“Zihnin neler kurduğunu, insanın yüzünden anlayacak hiçbir sanat yoktur.”

İyimser kişi, yaranın üstünde artık kabuk görür; kötümser kişi ise kabuğun altında yine yara görür.

”Ben şimdiye kadar, yürek acısına kulaktan şifa verildiğini hiç duymadım.”

Değerli adam için şeref, hayattan çok daha ağır basar.

”Kötü işler gömülse de yerin dibine
Çıkar bir gün insanların gözü önüne.”

Kimileri seviyorum der çünkü ezberlemiştir, kimileri diyemez çünkü gerçekten sevmiştir

Yüksek dağları yavaş tırmanmak gerekir.
Öfke azgın bir ata benzer;
Eğer onu başıboş bırakırsanız çabucak yorulur.

Korkaklar bin kez ölür daha ölmeden, gözü pekler ise bir kez tadarlar ölümü.

Hayat bir sevdadır… Onu yaşa!
Hayat bir hediyedir… Onu al!
Hayat bir bilmecedir… Onu çöz!
Hayat bir fırsattır… Onu yakala!
Hayat bir şarkıdır… Ona eşlik et!
Hayat bir bahçedir… Onu der!
Hayat bir iyiliktir… Ona karşılık ver! …
Kendine bir iyilik yap.. Herkese Gülümse…
Çünkü…
Samimi bir sevginin yerini başka ne tutabilir bu hayatta…
Birine karşılıksız iyilik etmenin hazzını başka hangi şey yaşatabilir insana…
Hangi intikam daha güçlüdür kötülüğe iyilikle cevap vermekten…
İnsan yaşadıkça zaten, vazgeçemeyiz ki sevmekten…
Biliyorsun, küçücük bir tebessümle değişebilir bütün dünya bir anda…
Biliyorsun, insanlığımız büyüdükçe büyür iyiliğin sıcacık kucağında…
İyilik üzerine yazılar, hikâyeler, şiirler, öneriler, güzel sözler ve daha neler neler…
Hadi, kendine bir iyilik yap. Herkese Gülümse…

Kendini boşuna harcamış olur insan, dilediğine ulaşıp da sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın yapmacık bir mutluluksa.

“Ne o? Altın mı? Sapsarı, pırıl pırıl, değerli altın mı? Hayır tanrılar, açgözlü alığın biri değilim ben. Kökler, ey duru gökyüzü! Karayı ak, çirkini güzel, haksızı haklı, alçağı soylu, yaşlıyı genç, korkağı yiğit yapmaya yeter bunun bu kadarı. Ah, tanrılar neden bu? Neden bu, ey tanrılar! Rahiplerinize, uşaklarınıza yüz çevirtir bu sizden, başının altındaki yastığı çeker dipdiri bir insanın; bu sarı köle, dinler kurar, sonra yıkar, cüzzamlıyı taptırır; hırsızı alıp üne, özgüye boğar, yanyana oturtur ulu kişilerle; budur işte yeniden evlendiren kırk yıllık dulu.”

Cehalet Tanrı’nın laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.

Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile, iftiradan kurtulamazsın.

Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? “çünkü kimseden bir şey ummam. Beklentiler daima yaralar.

İndirme şapkani gözlerinin üstüne;
Duygularını açığa vur! Dile gelmeyen acı
Kalbe yüklenir ve kırar onu.

Değişiklikle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir. Aşk gözle değil ruhla görülür.

Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama, göz yaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya.

Seni öyle seviyorum ki eğer o gün beni düşünmek seni üzecekse o tatlı düşüncende unutulup gideyim daha iyi.

Herkese kulağını ver, sesini verme.

Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse; hiç görünmesinler daha iyi.

Bununla birlikte, çok sık görülmüştür
Donuk bir aklın süslü budalalığa hizmet ettiği.

Geçmiş bir felakete üzülmek, bir yenisini davet etmenin en emin yoludur.

Güzel konuşmayı deneyin sıradan sözlerle;
Sizi canlandırması için müzik ve şiirden yararlanın;
Matematik ve metafizik de olabilir eğer keyfiniz olursa.
Hiçbir yararı olmaz o işin zevki yoksa.
Kısacası efendim, neden hoşlanıyorsanız onu öğrenin.

Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış; erken bırakmışsın ne çıkar, ne olacaksa olsun.

Hiç kimse zorlanamaz merhametli olmaya
O ulu Tanrı katından kalbe düşer yavaşça
Narin bir yağmur gibi kalpleri yeşertir
İki kez kutsanmıştır o, çifte iyilik getirir
Merhamet eden ile merhamet alan
El ele geçmekteler o ünlü dar kapıdan
Kudreti karşısında pehlivanlar diz çöker
Saltanat sahipleri onla huzura erer.

İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun altında yine yara görür.

Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın…

Nasıl bir at, üzerindeki zengin koşumların farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetlerin öyle farkına varmaz.

Nedir insan dediğin,
Ömründen bütün biçtiği uyku ve yeme içme ise,
En fazla bir hayvan, değil daha ötesi.
Bizi böylesine özene bezene yaratan,
Bu yeti ve tanrılara yaraşır muhakeme gücünü
Vermemiştir hiç kuşkusuz
Durduğu yerde küflensin diye.

Kadınlar güller gibidir, bir defa açıldılar mı; yaprakları hemen dökülmeye başlar.

“Gençlerin sevgisi yüreklerinde değil, gözlerindeymiş meğer.”

Peşine düşülen kadın, bir melek görünür erkeğin gözüne; elde edilmeye görsün, şeytan kesilir.

“Boya kullandığınızı da duydum sizin, duymaz olur muyum? Tanrı size bir yüz vermiş, siz tutup başka bir yüz yapıyorsunuz kendinize.”

Kendi başına iyi veya kötü bir şey yoktur, bunu düşüncelerimiz yapar.

“Kadınlar ne kadar severse o kadar korkar. Sevgileri de kuşkuları da varsa aşırı var. Yoksa hiç yoktur.”

Soyulduğu halde gülen adam hırsızdan birşey çalmış demektir, boş yere üzülen ise kendi kendini soyar.

Dikkatli olun; düşmanınız için yaktığınız ateş çok harlı olmasın,
Siz de yanabilirsiniz. Çok hızlı koşarsak,
Yakalamaya çalıştığımız şeyi yakalamadan geçip gideriz;
Bilmez misiniz, sıvıyı kaynatıp yükselten ateş,
Onun taşarak ziyan olmasına neden olur!

Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, seni kötü göremez bin kötülük yapsan da.

Ben senin inancına karşı değilim.
Ama kendiminkinde de ısrarlıyım.

Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yolu asla düz gitmiyor.

Sevginizi ve tavsiyelerinizi bol bol dağıtmayın;
Çünkü dost diye bağrınıza bastığınız kişiler
Bahtınızın ters döndüğünü gördüklerinde sizi derhal yüzüstü bırakırlar;
Bir daha onları sizi mahvedecekleri yerde görürsünüz.

Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı.

En iyi değilim, en kötü de. En cömert değilim, en cimri de. En kibirli değilim, en mütevazı da. Hiç kimseyi kandırmamış değilim, herkesi aldatmış da. Kimseyi yarı yolda bırakmış değilim, herkesi satmış da. Hep iyiliğimden kaybetmiş değilim, kötülük yapa yapa kazanmış da. Çok başarılı olduğum günlerde oldu, dibe vurduğum da. Sevgi dolu değilim, nefret dolu da. Barışçıyım, biraz da savaşçı. Biraz güçlüyüm, biraz zayıf. Biraz iyiyim, biraz kötü… İyi? Kötü? İnsanım!

Beklemek cehennemdir ama beklerim seni, iyi kötü demeden, suçlamadan keyfini

Ama çok geç gelen sevgi,
Yavaş yavaş taşınan pişmanlık gibi,
Sevilen için çok acı bir şeydir,
” Giden iyidir ” diye ağlamayı gerektirir.
Önemsiz bir fiyat biçeriz sahip olduğumuz ciddi şeylere,
Onları tamamen kaybetmeden anlayamayız değerlerini.
Gönül kırmak daha çok kendimize haksızlıktır,
Önce sevdiklerimizi yok eder, sonra da ağlatır bizi
Küllerinin ardından.

Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile iftiradan kurtulamazsın.

Yaşadığımız her saniye bize bahşedilmiş birer mucize olsa gerek.
O kadar ki, geri alınması ve tekrar yaşanması olanaksız.
Bunu bil ve her sıkıntılı anında bunu anımsa.

Birçok defa elimizdeki nimetin kadrini bilmeyiz ama kaybedince sahip olduğumuz zaman takdir edemediğimiz değerini hemen anlarız.

Yüksek bir dağa çıkma güçlüğünden kaçınırsanız, güzellikleri tam olarak göremezsiniz.

Bazıları büyük doğar, bazıları büyüklüğü kazanır, bazılarına da büyüklük yakıştırılır.

“Sözlerim uçuyor havaya, ama düşüncem yerde;
Öz olmayınca söz yükselmiyor göklere!”

Durma üz kendini üzebildiğin kadar, hatalarını düzeltecekse. Düşünme hiç şu anını, düşüncesizlik garantiliyorsa yarını. Ve kork ölümden ölesiye, korkun seni ölümsüzleştirecekse.

İşte böyledir insan olmak;
Bugün içinde taze umut yaprakları yeşerir,
Yarın tomurcuklar açar.
Ve parıl parıl parlar üzerine yağan payelerle;
Ama üçüncü gün bir don vurur;
Tam da her şeyin yolunda olduğundan,
Yüceliğinin olgunlaştığından eminken,
Öldürücü don kökünü kurutur insanın.

Bir insana yaraşan her şeyi yapmayı göze alırım; ama daha fazlasını göze almak insanlık değildir.

”Güven bana… Sözler soluk, soluk da cansa
Canım çıkmadan tek söz çıkmaz ağzımdan…”

Düşüncelerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.

Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, Yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta. Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış; Erken bırakmışsın ne çıkar, ne olacaksa olsun.

Dilenciler ölürken kuyruklu yıldız görünmez; büyüklerin ölümü tutuşturur gökleri bile.

İçinizi dökün; dile gelmeyen acı, zaten dolu olan yüreğe akar, onu parçalanmaya zorlar.

Eğer hayat terazimizin zevk kefesiyle denkleşecek bir akıl ve muhakeme kefesi olmasaydı kanımızdaki azgınlık, tabiatımızdaki kötülük bize en olmayacak işler yaptırırdı.

Bir kadın ki, güzel olduğu halde kibirlenmez,
İyi konuşabildiği halde, gevezelik etmez,
Gösterişi sevmez, zengin olduğu halde.
Her şeye gücü yeter, ama kullanmayı istemez.
Gücendirildiğinde, öcünü almak elinde olmasına rağmen,
Uğradığı haksızlığa sabırla katlanmayı bilen;

Erkeklere sevgilerini sık söyleyen kadınlar en az seven kadınlardır.

Dışı melek içi şeytan olmayı
Nasıl da beceriyor insan!

Gözü dönmüş talihin sapanına, oklarına için için kapanmak mı daha soylu yoksa bir dertler denizine karşı silaha sarılıp son vermek mi onlara?

Bilgisizliğiniz sizi yok eder. İyi günler size.
Boş vaktiniz kalırsa dua edin; eğer kalmazsa, dostları da unutmayın.

Kaçınılmaz felaketler karşısında sızlanmak, gülmek kadar aptalcadır.

“Tanrı bana yanlışlardan yanlış davranmayı değil, yanlışlardan doğru davranmayı göstersin!”

İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür.

Sevecek bir yüreği, o yürekte de sevgisini gösterecek kadar cesareti olan hangi insan kendini tutabilirdi ki?

Sözlerin uçuyor havaya ama düşüncen yerde. Öz olmayınca söz yükselmiyor göklere.

Unvanı yok diye sevmezlik etme!
En umulmadık bir yerden erdem yeşerirse,
Onu yapan çıktığı yeri de yükseltir.
Erdem yoksa eğer, unvanlarla şişindiğimiz yerde
Sabun köpüğüdür onur dediğimiz şey de.
İyi olan için unvana gerek yoktur;
Nitelik unvanla gelmez, ama kötülük gelebilir.

Ne zaman sana açılacak olsam, seni yalnız bulamıyorum. Şans bu ya; seni yalnız bulduğumda, kendimi bulamıyorum.

Çoğu kez kendimizdedir derdimizin devası,
Oysa göklerde ararız hep yerde bulacaklarımızı.
Göklerdeki yazgımız bir fırsat verir her zaman,
Ama biz akılsızsak, geri çeker planlarımızı.

Sen mi güzelsin yoksa beklemek mi? Şansın bile yok, tabi ki beklemek. Ama yalnızca seni.

Aşk gençlik gülümüzün dikenidir;
İçgüdülerimiz buna, bu içgüdülerimize can verir.
Aşk insan oluşumuzun anlamı, kanıtıdır.

Seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızlı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe.

Ve senin yüzünden insanlıktan da soğudum.
En derin yara, görünmeyen yaradır.
Ne günlere kaldık! Onca düşman arasında
En kötüsü bir dost çıksın!

Sevgilim doğruyu söylediğine yemin ederse, ona inanırım. Yalan söylediğini bildiğim halde.

Kimi günahıyla yükselir, kimi erdemiyle aşağılanır.
Kimi kötülükten üstüne kötülük yapar, gıkı çıkmaz kimsenin,
Kimi de yaptığı tek bir hata yüzünden lanetlenip yok edilir.

Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.

Suçlar için yasalar var, ama suçlular öyle korunuyor ki
Yasalar öylece kalmış berber dükkânına asılan levhalar gibi,
Okunuyor ve gülüp geçiliyor yalnızca.

Şeytan bir günah işleteceği zaman, işe, bu günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar.

“Dostluk sıcaktan soğuğa böyle geçer işte.
Dikkat et, hep böyle olur, Lucilius.
Sevgi tükenip bezginliğe yüz tuttu mu,
Zoraki nezaket gösterileri başlar.
Açık yürekli, candan bağlı bir insan gösteriş yapmaz.”

Şimdi, acı gibi görünen tüm acılar, o zaman, seni kaybetmenin yanında çıkacak acı olmaktan.

Unvanı olanların çelişkili küçümseyişi,
Soylu bir kandan geldiğini savunup soylu davranmamaktır.
Soyluluk atalarımızdan geçmez bize, davranışlarımızdadır.
Soyluluk hemen her mezar taşına yazılan,
Bizleri tutsak eden, akıl çelen bir sözcüktür sadece,
Aldatıcı, ölü bir ganimettir;
Soyluluk toz toprağa karışmış, unutulmuş soylu kemiklerin
Çoğu kez suskun mezarıdır. Daha ne demeli?

Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama, gözyaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya.

Afet gibi iki yangın karşılaştı mı,
Öfkelerini besleyip büyüten şeyi silip süpürüverirler.
Ufacık bir ateşi küçük bir rüzgâr büyütür ama,
Güçlü bir fırtına ateş bırakmaz ortada.

Uzun ömürlü bir ilişkinin sırrı; sadece aranan kişiyi bulmak değil, ‘aynı zamanda aranan kişi olmaktır.

SOYTARI: Sen benim soytarım olsaydın amca, zamansız yaşlandığın için sopayı yerdin benden.
LEAR: ne demek istiyorsun?
SOYTARI: Akıllanmadan yaşlanmayacaktın.

Vazgeçtim dünyamdan. Dünyamdan geçtim ama seni yalnız koymak var. O koyuyor adama.

Kim bilir kaçıncı uykusunda! Her neyse. Uyku bal damlasıdır, tadını çıkar. İnsanın kafasında dert tasa yoksa, ne hayalet rahatsız eder onu ne hayaller. Onun için böyle rahat uyuyabiliyorsun.

Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.

Aşk çılgınlığının ta kendisi bu,
Kendi yaman gücü yıkar kendini;
Aklını öyle başından alır ki insanın
Dünyada hiçbir tutku getiremez
Onun başımıza getireceği belaları.

Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir.

“Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.”

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Yaslanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.

Şövalye Florent hayatını kurtarmak için ” Bir kadın en çok ne arzu eder? ” sorusunun yanıtını bulmak zorundadır. Doğru yanıtı çirkin, yaşlı bir kadından öğrenir:
” Bir kadının en çok arzu ettiği şey erkeğin aşkına egemen olmaktır. ” Ama bu bilginin bir bedeli vardır. O kaknem kadınla evlenmesi şarttır. Aslında Sicilya kralının kızı olan bu kadın gerdek gecesi güzel genç kıza dönüşüverir.

Yaşam gezinen bir gölgeden ibaret zavallı bir komedyen, bağıra çağıra saatini doldurur sahnede ve bir daha duyulmaz olur sesi; bir ahmağın anlattığı masaldır bu, avazı çıktığınca, hiddetli ve hiçbir anlamı olmayan.

Yapmakla olup bitseydi bu iş,
Hemen yapardım, olup biterdi.
Döktüğüm kanla akıp gitse her şey,
Bir vuruşta sonuna varılsa işin,
Bir anda bu dünyayı olsun kazanıversen,
Zaman denizinin bir kumsalı olan bu dünyayı
Öbür dünyayı gözden çıkarır insan.
Ama bu işlerin daha burada görülüyor hesabı.
Verdiğimiz kanlı dersi alan
Gelip bize veriyor aldığı dersi…

Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinleyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışlayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabalayın,  ölmeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

Sensizdim, bütün bahar yaşadım senden ırak;
Nisan bu, allı pullu, giyinmiş süslenmiş de,
Her şeye gençlik ruhu aşılamış, şen şakrak,
Gülüp oynuyor durgun Saturnus bile işte.
Ama cânım kuşların söylediği şarkılar,
Elvan elvan çiçekler, burcu burcu, alaca,
Bana bir yaz masalı anlattıramadılar,
O soylu çiçekleri ben kesemem haraca.
Zambakta beyazlığa şaşmıyorum bir türlü,
Güldeki kızıllığı övmek gelmez içimden;
Doğrusu hepsi güzel, bir içim su, büyülü,
Hepsi senin resmindir, hepsinin örneği sen.
Ama sen olmayınca kış sürdü biteviye:
Bunlarla oyalandım senden gölgeler diye.

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ