Thomas Aquinas Sözleri

Thomas Aquinas Sözleri

Thomas Aquinas  1225 ve 1274 yılları arasında yaşamış ün yapmış Hristiyan bir filozoftur. Düşünce tarihinde tanınan en büyük zekalardan biridir. Orta Çağ felsefinde yer alan ve senteziyle bulunduğu dönemde en yüksek düzeye ulaşan kişidir. Kendisinden önceki düşünürleri de geride bırakarak ileri bir yol almıştır. Kilise ve öğretilerinde yer alan çelişik unsurları değiştirmek gerekli çabaya göstermiştir. Hristiyan inancında bir sistem oluşturmak adına işi ile çok fazla meşgul olmuştur. Sadece bununla da kalmayarak içinde bulunduğu dönemdeki şartları esnetmiş ve farklı bakış açısı ile dikkat çeken bir isim olmuştur. Thomas Aquinas  sözleri sentezlemiş bir çok düşüncenin temelini oluşturarak sizi yakınına çekecek ve mutluluk verecektir. Thomas Aquinas  resimli sözlere sitemizden ulaşarak bu anlamlı sözleri paylaşabilirsiniz.

Bilmek akılsal bir etkinliktir.

Akıl, insanın doğasıdır. Dolasıyla akla aykırı olan her şey, insanın doğasına aykırıdır.

Toplumda tek bir amaç geçerlidir ve o da ilahi iradenin kendisidir.

İnsan sadece akılsal olduğu sürece bir insandır.

Tek kitaplı adamdan kork.

Akılsal olduğu sürece bir insandır. Akılsallık, insanın anlama ediminde bulunması ve yargı üretmesidir

Her bir insanda ruh bedeni yönetmektedir ve ruhun içinde kalmak suretiyle akıl tutkuları ve arzuları kontrol altında tutmaktadır.

Hayatın ortaya koyduğu en büyük gerçek; her canlının kendi yaptıklarını kendisinin belirlediğidir. Eğer birşey bir diğeri tarafından yönlendiriliyorsa, o ölü birşeydir.

Eğer bir eylem, kendi uygun hedefine doğru yöneltilmişse bu eylem doğru demektir.

Bütün insanlarda ortak olarak bulunan bir tür yasa vardır.

Özgür bir toplumun hedeflerini seçmedeki isabeti, köle bir toplumunkinden daha fazladır. Eğer bu özgür insanlar, bir idareci tarafından onların ortak iyiliği doğrultusunda yönlendiriliyorsa, bu idare adil ve doğru demektir.

Kötülük diye adlandırdığımız şeylerin bir kısmı, zorunlu olarak, sonlu bir evrende yaşadığımız gerçeğinin bir sonucudur. nitekim, eşya zaman ve mekanda sınırlanmış olmalıdır. eşya sonsuza kadar var olamaz, insan da dahil olmak üzere hepsi fanidir. dolayısıyla bu sınırlamalar ve beraberinde getirdikleri kötülük en kusursuz evrende dahi gereklidir.

Bir toplumun iyi bir hayat sürmesi için üç gereksinimi vardır:
1. Toplum huzur içinde birleşmelidir.
2. Bu şekilde birlik sergileyen toplum iyi eyleme doğru yönlendirilmelidir.
3. Yönetici, erdemli bir hayat sürmek için gereken her şeyin sağlandığından emin olmalıdır.

Akılsal varlıklar tarafından ezeli-ebedi yasadan pay alınarak sahip olunan bu yasaya doğal yasa denir.

Zira evrendeki hiçbir varolan, ilahi yetkinliği kendi başına temsil etme gücüne sahip değildir.

Hiçbir insanda nefs, insanın doğasındaki iyiyi tamamen yok edecek kadar hakimiyet kuramaz.  

Farklı varoluşlar arasında bir kesinti söz konusu değildir; yaratılış bir katmandan diğerine akıcı bir özellik sergiler.

İnsanların nasıl yaşayacaklarını, neyi yapıp neyi yapmayacaklarını emreden yasa ezeli-ebedi yasadır.

Aklın, kendi uygun nesnesi olan formları ortaya çıkarması için bir soyutlama (abstractio) yapması zorunludur.

Nasıl ki, toplumdaki yasalar o toplumun hükümdarı tarafından uygulanıyorsa ezeli-ebedi yasa da ilahi basiret tarafından uygulanır ve ilahi iktidar tarafından da yerine getirilir.

Akıl, başlangıçta, fizik dünyanın bilgisine karşı potansiyel bir durumdadır.

Adalet her bir kimseye kendi hakkını istikrarlı ve daimi bir şekilde verme arzusudur.  

Thomas Aquinas’a göre imgelem, aktüel durumdaki duyulardan türeyen bir tür harekettir. Bu yüzden imgelem bir doğrudan hareket ettiricidir. Buradaki hareket ettiricilik, insanın bireysel varoluşlara ilişkin ön-bilgisini ortaya çıkarmak bakımından anlaşılmalıdır. İmgelem adeta bir akıl gibi iş görür; imgeleri aracılığıyla, onların işaret ettiği nesneler olmasa bile insanın o nesnelere ilişkin tavrını belirlemesine yardım eder.

Toplumda yer alan insanların huzur ve refah içinde amaçladıkları hedefe doğru düzgün bir hayat sürdürmeleri için gereken şey, o toplumun düzgün yasalarla idare edilmesidir.

“felsefe, fizik dünyanın kontrol altında gözlem ve ölçüm aracılığıyla elde edilmiş olan deneye dayalı bilgisinden çok, şeylerin gerçek varlığının ve özsel yapısının bilgisini amaçlamaktadır.”

Akıl, insanın doğasıdır. Dolayısıyla akla aykırı olan herşey, insan doğasına aykırıdır.  

“eğer akıl maddi şeylerin bilgisine sahip olmasaydı, onlara ilişkin (tanıtlayıcı) bir bilgiye de sahip olamayacak ve dolayısıyla değişime tabi maddi şeylerle uğraşan bir doğa biliminden söz edemeyecektik.”

Herkes yasalara uymakla yükümlüdür.

Bu fizik dünyada yer alan nesneler sürekli bir değişim içinde olduklarından, sadece duyu bilgisinin sınırları içinde kalarak onlara ilişkin yargıda bulunmak da olanaksızdır.

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ