Serseri Sözleri

Serseri Sözleri

Herkesin içinde bir serseri yani mutlulukta çarptırdığı ama aynı zamanda deli heyecanlara kaptırdığı bir yüreği vardır. Herkesin kalbinden vurulmak üzere olduğu ya da vurulduğu bir yer vardır. Vay bu delikanlı gönlümü kimler yaktı, kimler yıktı dediğiniz zamanlar olmuştur. Serseri laftan anlamayan başına buyruk, bir baltaya sap olmayacak insanlara denir genelde. Fakat durum travma halidir. Çünkü bunca kalabalığın ve kuralın sizi anlamadığı bu düzende dik başlı olmanın acısını hissedersiniz. Balyoz gibi kafanıza vururlar bu acıyı. Sokak başında gördükleri her çocuğu aşağılar çirkin gözlerle bakarlar. Karşı tarafın ne yaşadığın ya da hissettiğinin bu hallere gelmesin için onu sürükleyen durumların farkında değillerdir. Tüm drama da zaten burda başlar. Birbirini anlamayan insanların birbirine karşı sunmak istemediği çözümleri göz ardı edip kendini en iyisi görmesi kadar çirkeftir hayatları. Oysaki bazen bir serserinin kalbi hiç beklenmediği kadar naif ve güzel olabilir.

Serseri bir aşka gönül bağlayan
Nasıl verebilir yurda yeni can?

Dalımızı kıranın ağacını kökünden sökeriz.

Eskiden sokaklarda başıboş yetişen çocuklara kopil denirdi, sonra kirli yüzlü melek dendi, sonra asi gençlik dendi, günümüzdeyse örtmecelere ve mecazlara bile hakları olmadığından serseri veya sokak çocuğu diye anılıyorlar.

Yaşamak için yalvarmadık ölmek içinde yalvarmayız.

Her dudakta aynı rezil şikâyet: yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lâğım kokusu, bu insan ve makine uğultusu mu? Hayır, onlar Türkiye’nin insanından şikâyetçi. İnsanından, yani kendilerinden. Aynaya tahammülleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını “yaşanmaz”laştıranlardır.
Türk aydını, Kitâb-ı Mukaddes’in Serseri Yahudisi*… Hangi Türk aydını? Kaçanlar ne Türk, ne aydın. Bu firar bir Kabil kompleksi.’

Milletin etiket olduğu yerde fiyatı biz koyarız.

Yüreğim diyorum, kekeme
Alıngan, serseri yüreğim
Sen nerden bilebilirsin
Bir şiirin nasıl yazıldığını.

Dostun kalitelisi kavgada, aşığın kalitelisi vedada belli olur.

Ben,olsa olsa,aşkı mutluluğa giden bir araç olarak görmemeyi erken öğrenen serserifilozoflardan biriyim…

Bunu da yaz hakim bey umuda kelepçe vurulmaz.

Kitap, istikbale açılan mektup.. Simokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür. Kitap ve gazete.. Biri zamanın dışındadır, öteki ‘an’ın kendisi. Kitap, beraber yaşar sizinle, beraber büyür. Gazete, okununca biter. Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekalar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar

Şerefin kadar konuş desem sonsuza kadar susacak insanlar tanıyorum.

Biz başka bir dünyanın insanlarıyız. Tanzimat’a kadar tek kılavuzumuz vardı: Kur’an. Avrupalılaştıktan sonra yolumuzu aydınlatacak yeni kitaplar aradık ama kitaplar sayısızdı; tehlikelerle dolu bir dünyada pusulasız ve haritasızdık, serseri bir tecessüsten başka yol arkadaşımız yoktu. Ne Comte’u tanıyabildik, ne Kant’ı.

Derdi olanın derdini dinleriz, dert çıkaranın derdi oluruz.

Kişi davasını bilmezse, başıboş bir serseri olur.

Biraz insan ol diyeceğim ama seni de zor durumda bırakmak istemiyorum.

Neden en küçük gecikmenin en büyük kuşkulara yol açtığı bir firmada çalışmaya yargılıydı acaba Gregor? Çalışanların hepsi serseri miydi yani

Artık herhangi bir hayale kucak açamayacak kadar yorgunum.

Idealistlerin çok belirgin özellikleri vardır. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendileri karar verirler. İçlerinden gelen sesi dinlerler ve kendi değer yargıları doğrultusunda davranırlar. İdealizm törpülenmedikçe, kendisinden başka hiçbir otoriteye baş eğmez. İdealistler her zaman serseri mayınlardır.

Düşmanımız artmış demek ki zamanında değersizlere çok iyi dost olmuşuz.

Ulan pazartesi! Sen bir tarafta pazar, bir tarafta salısın; serseri herif! Ne diye İstanbul’da bize “pazartesiyim” diye kafa tutarsın. Elimde olsa tutarım seni şu saniyede; bakarım sonra dünya yüzüne: Bir çocuğun yalnız kafası çıkmıştır, bir adam durmadan son nefesinde.

Körebe oynamak gibiydi aşk, hepimiz kördük ebemizi gördük.

… Bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hınç,kin okur. Bazısında gurur, bazısında neşe,bazısında bayağılık, aşağılık… Bu adamın üstünden başından da yalnızlık akar. Bir de bu adama, Kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız.
Bu adam hikayeci Sait Faiktir.

Biz şerbeti damara dökenlerden değiliz biz damara direk girip şerbetlendirenlerdeniz.

Doğru, benim bir sevdiğim kız vardı. Ama benim sevmeye hakkım yoktu. Çünkü ben anasının gözü bir adamım. Ben azizim, ben, ben… Serseri bir adamım. Ben sarhoş olurum.

Kıymet bilmeyene yoktur bizde sevgi, kıymet bilene vardır serserinin sevgisi.

Serseri kafam benim! Ah kalın kafam benim ah! On kişiye yetecek kadar aptallığı bir dakikada yapabiliyorum.

Oralarda benden yok bir düşünsen anlarsın. Buralarda senden çok var görsen şaşarsın.

Serseri kafam benim! Ah kalın kafam benim ah! On kişiye yetecek kadar aptallığı bir dakikada yapabiliyorum!

Beni seversen ömrüne ömür katarım beni aldatırsan ömründen ömür alırım.

Yedisinde serseri olan yetmişinde de serseri olur. Korkarım bu derdin çaresi yok

Yükle yalnızlığının bütün gri bulutlarını sırtıma. Vücudum yağmur sonrası toprak koksun.

Öyle güzel ki uçmak …
Öyle güzelki tüyden hafif, uçurtmadan serseri, buhardan oynak, tuz zerresinden kıvrak kar tanesinden savruk olabilmek gök kubbede. Niyetim daha, daha da yükseklere uçmak.

Biz serseriyiz delikanlı takılır kral gibi sever severken saygıda kusur yapmayız.

“Yazma! Sevme!” ne demek? Beni, zorla âdi, boş, mânâsız, kendi kendine ihanet eden bir serseri haline getirmeği nasıl düşünebildin?

Senden nefret etmiyorum ama bir gün benim elimde su varken sen yanarsan o suyu içerim.

Ey doğru yolun yolcusu, çaresiz kalma;
Çıkma kendinden dışarı, serseri olma;
Kendi içine sefer et erenler gibi;
Sen görenlerdensin, dünya seyrine dalma.

Zindanlarda yüreğim, ağlıyorsa gözlerim serserilikse kaderim, ben böyle severim.

Unuttuğumuz bir şey var
Nedense hep neyi unuttuğumuzu bile unutuyoruz

Sen susup içine çekersin söyleyemediklerini, onların ise gördüğü sadece sigara içen birisi.

Sen rüzgarın getirdiği serseri bir şarkısın

Biz serseri delikanlıyız aksamları çorbamızı içeriz sabahları hayat derdine düşeriz.

Sanki ne diye en küçük bir gecikmede çalışan insanlar hakkında hemen en kötü kuşkuların düşünüldüğü bir şirkette çalışmaya mahküm edilmişti! Tüm çalışan insanların serseri mi olması gerekiyor ?

Kimine göre adamız, kimine göre yalanız. Hepiniz rahat olun biz adamına göre muamele yaparız.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar…

Haksızlık önünde eğilmem çünkü hakkımla beraber gururumu da kaybetmiş olurum.

Kafası çalışan serseri ile uğraşmak zor.

Ben seninle toprağa girerim diyenleri çok gördüm ben öyle diyenleri toprağa hep yalnız göndüm.

bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
bundan gözlerimdeki kayalık,
içimdeki serseri buzullar

Aldanma hayatın cilvelerine her şey bahane görünüşüm serseri ama gönlüm şahane.

Türkiye’de yırtık pırtık giysili herhangi bir serseri, kahvehanede en şatafatlı biçimde giyinmiş birinin yanında oturabilir ve o, altın işlemeli yeninin yanındakinin giysisine değmemesi için çekmez.

Dilden sevmesini bilmeyiz bazıları gibi değiliz sevdik mi yürekten ölümüne severiz farkımız tarzımız.

Serseri bir şişede imzasız bir mektup olup meçhul kıyılara vurmak lazım… Şimdi uzaklarda olmak lazım…

Ya tam severim ya da tek kalemde silerim tarihi ben yazdım tarihten de ben silerim

Peki neydim, kimdim ben? Çok yürekli görünürken bu kadar korkak; böylesine evcilken bir o kadar serseri; uysal ve sessiz sanılırken cadı gibi inatçı; çoktan esir alınıp bayrağım çiğnenmişken böyle mağrur ve bağımsız…

Ben tekim benim beyaz sayfamda kalemimde silgimde sevdiklerimin elinde. Ben yazarım ben silerim.

Candide: “İnsanların bugünkü gibi her zaman birbirlerini öldürmüş olduklarını, her zaman onların böyle yalancı, hilekâr, hain, nankör, haydut, zayıf, vefasız, alçak, kıskanç, obur, sarhoş, hasis, hırslı, katil, dedikoducu, serseri, tutucu, iki yüzlü ve budala olduklarını mı sanıyorsunuz?” diye sordu.

Serseriyiz kalbimiz atar saniyede 500 kere aşık olursa kalbimiz kan yetmez bu bedene.

Evet o şirin,güzel gençlik nimetine istikametle,taatle şükretse;hem ziyadeleşir,hem bâkileşir,hem lezzetlenir. Yoksa hem belalı olur,hem elemli,gamlı , kabuslu olur,gider. Hem akrabasına,hem vatanına ,hem milletine muzır bir serseri hükmüne geçirmeye sebebiyet verir.

Uçurumdan düşerken tutunacak dalım olsan inan ölmekten değil seni kırmaktan korkarım be gülüm.

Para kazanamayanlara serseri denilmeyecektir.

Bizim fakirlikten kesemediğimiz kirli sakallarımız şimdi zengin çocuklarına imaj olmuş.

Ben, olsa olsa , aşkı mutluluğa giden bir araç olarak görmemeyi erken öğrenen serserifilozoflardan biriyim.

Bir kurşun sıkılsa beynime unutacağımı mı sanıyorsun seni kalbimi sökseler sevmeyeceğim mi sanıyorsun.

“Aşk serseri bir kurşun gibidir, kimin silahından çıkacağı belli olmaz.”

Her genç delikanlının bir sevgilisi olabilir ama her genç kızın bir delikanlı sevgilisi olamaz.

Gençlik işte onu bırak bunu bırak, serseri misin, bırak
Diye diye, bıraktıklarını dizemezsin.

Fazla naz aşık usandırırmış bilmem gönlüm nasıl dayanmış belli ki deli gibi yanmış serseri serseri gönlüm.

Neden en küçük gecikmenin en büyük kuşkulara yol açtığı bir firmada çalışmaya yargılıydı acaba Gregor? Çalışanların hepsi serseri miydi yani ?

Mafyada silahımı karakolda resmimi ceza evinde ismimi bu alemde tesbihimi bıraktım ama seni asla bırakmadım.

Bu uçurumların ve bu tepelerin tam ortasına düşmüş, yaşamaktan çok, yönü belli olmayan günlere ve kuru anılara kendilerini bırakmış, acılarının toprağında kök salmayı kabul etmedikçe gücünü toplayamayacak serseri gölgeler gibi akıp gidiyorlardı.

Usturama jileti takarım. Gövdeme derin façalar atarım istersen kral ol fark etmez seni de mermi manyağı yaparım.

“Ben hiçbir şey olmak istemiyorum. Bende serseri ruhu var. Beni sevmek isteyen, olduğum gibi kabul eder.”

Eğer bir gün gelir beni unutursan, bil ki silahım artık belimde değil elimde, ama içi boş, çünkü kurşunu beynimde.

“Ne yazık ki doğa senden tek bir adam yaratmış, Hem bir asil hem bir serseri yaratmaya yetecek malzeme varken.”

Biz sevgiliye çiçek verenlerden değil, arkadaşa can verenlerdeniz. Biz feleğin çemberinden geçmiş alemci gençleriz.

– Korkaklıkla kibarlık arasındaki farkı söyler misin?
– Haklı olandan korkarım.
– Peki bir serseri yoluna çıksa.
– Köpek bana havlarsa ben ona havlayamam. Daha ileri giderse bir parça ekmek atar yoluma devam ederim.

Beş para eder mi varlığın! Yokluğun beni acıtsın, alem affetsin seni. Ben affetmem. Nerde unuttuysan beni orda kal.

Çünkü insanlar yarın isteyince etini,
Aradığın lekesiz kardeş muhabbetini,
Yalnız benim serseri kalbimde bulacaksın…

Takım elbisemi giyerim serseridir benim ismim, tesbihim elimde sözlerim dilimde, en delikanlı adama öğrettim kendimi.

Hoşça kal ayak izim,
Serseri sokaklar da,
Hoşça kal yarım kalmış duvar yazıları,
Gidiyorum !
Bu şehri bu yağmuru bu düşleri,
Bu aşkı,bu kavgayı;
Size bırakarak…

Delikanlılık ne racon kesmek ne adam öldürmek ne de haraç kesmektir. Delikanlılık akşam olunca evine ekmek götürmektir.

Eskiden gençler okuyup öğrenmek zorundaydılar, cahil kalmak istemezlerdi. Bunun için çaba harcarlardı. Şimdi ise gençler: “Dünyada her şey saçma” dediği an, başarıya ulaşmış olurlar! Gençler bu işe sevinmişlerdir. Öyle ya, eskiden bu tiplere “serseri” denilirdi. Şimdi ise birden nihilist olup çıktılar!

Hayatta 4 yanlış yaptım doğmak yaşamak büyümek ve umutlara sarılmak bir tek doğru yaptım o da seni sevmek ama unutmuşum güzelim 4 yanlış bir doğruyu götürdü.

İnsan bir seviye edinmeli. Sadık dostlar serseri kılığında dolaşırsa, serseriler ne kılıkta dolaşacaklar?

 

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ