Nikola Tesla Sözleri

Nikola Tesla Sözleri

Sırp kökenli olan Amerikalı bir mucittir. Bulunduğu döneme rağmen ufkun çok ilerisine giden mucit dünyayı temelinden sarsıp değiştirecek icatların imza atan ismi olmuştur. Ona ait kullanılmayan bir çok icadı da vardır. Bulduğun en büyük iki buluş vardır. Bunlardan biri Kablosuz elektrik iletiminin sağlanması diğeri ise Tesla bobinidir. Elektrik iletimi ile ilgili çalışması ilk Columbia fuarında denemeye koyulur ve burada başarılı olur. İcatlarının çoğu insanlar tarafından anlaşılamamıştır. Babası papazdı ve inancına bağlı bir adam olarak sade bir hayat yaşardı. Annesi okuma yazma bilmeyen bir bayan olmasına rağmen etrafta tasarladığı küçük ev aletleri nedeni mucit olarak anılıyordu. Babası Tesla’nın papaz olmasını istemiş annesi ise bu duruma karşı şiddetli bir direniş göstererek oğlunun daha farklı bir yola gitmesi için mücadele etmiştir. Tüm bunların sonucunda annesinde desteği ile genç bir dahi olmuştur.

“Başladığım şeyi illa bitirmek gibi bir saplantım vardı. Bir keresinde Voltaire’nin eserlerini okumaya başlamış ve o canavarın gün boyu yetmiş iki fincan sade kahveyi devirerek yazdığı, küçük harflerle basılmış yaklaşık yüz kitaplık bir külliyatı olduğunu öğrenince gözüm korkmuştu. İlla ki okunacaklardı ama son kitabı bitirip masaya koyduğumda çok memnun olmuş ve, ” Bir daha asla!” demiştim.”

Yaptıklarımla bazı bilimsel prensipleri keşfettiğimi kabul etmeye ikna olmuyorsanız en azından adil davranıp beni “birkaç güzel elektrikli aygıtın mucidi” olarak tanımlayın.

İnsanlar birbirlerini öldürmek gibi vahşi eylemleri sürdürdükleri müddetçe gelişimin önü kapalıdır!

Erdemlerimiz ve kusurlarımız birbirinden ayrılamaz, güç ve madde gibi. Onlar ayrıldığında insan bir hiçtir.

Dünyanın her yerinde herkes enerji kaynaklarına bedava ulaşabilmelidir.

Bir seferinde Voltaire’in denemelerini okumaya başladım ve tam korktuğum gibi bir günde yetmiş iki fincan kahve içerek bunları yazan yaratığın okunmayacak kadar küçük yüz tane daha cildi olduğunu öğrendim. Bunun bitirilmesi gerekiyordu. Ancak son kitabı bitirdiğimde çok mutluydum ve “Bir daha asla!” dedim.

Çok sayıda insan, etraflarında olan bitenin asla farkında olmuyor ve aralarından milyonlarcası hastalığa yenik düşüp sırf bi sebepyen erkenden ölüyorlar. En sıradan gündelik olaylar onlara gizemli ve açıklanamaz olaylarmış gibi geliyor. Birisi aniden bir hüzün dalgasına kapılıp nedenini bulmak için aklını zorlarken aslında sebebin, güneşin önüne geçen bulutun güneş ışınlarını engellemesi olduğunu anlayabilir.

Fikrimi çalmaları mühim değil… Asıl mühim olan kendi fikirlerinin olmaması.

Erdemlerimizle kusurlarımız birbirlerinden ayrılamazlar; tıpkı kuvvetle madde gibi. Ayrıldıklarında insan diye bir şey kalmaz.

Sevgili İnsan,
İnsanlığın, kendine yaşam sunan gezegeni sesiyle titreteceği, güneşin efendisi olacağı, mikrokozmik hareketin tükenmez ve yoğun enerjisini kullanacağı, atomların önceden belirlenmiş formlara kombin edileceği, okyanusu yatağından çıkarıp hava yoluyla taşıyarak dünyanın değişik bölgelerinde göller ve nehirler yaratacağı, vahşi elementlere emredeceği, zekâsı ve gücüyle bu dünyanın sınırlarının ötesine geçeceği günler uzak değildir.

O kadar cahilsiniz ki, dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz.

“Bilim insanı hemen sonuç almayı hedeflemez. Gelişkin fikirlerinin hemen kabul görmesini beklemez. Onun işi çiftçinin işine benzer : İstikbal için çalışır. Görevi gelecek nesil için temeli kurup yönü işaret etmektir. Yaşar, emek verir ve umut eder.”

Benim çok çalışkan olduğum söylenmiştir hep; düşünce emeğe denk görülüyorsa belki de öyleyimdir çünkü neredeyse bütün çalışma saatlerimi düşünmeye adadım. Ama çalışmak katı bir kurala bağlı kalarak, belli bir zamanda belli bir performans göstermekse şayet, o halde aylakların en boşta gezeni olabilirim.

Sanatçıların eserlerine hep hayranlık beslemişimdir ama benim düşüncem; onlar yalnızca gölge ve suretlerdir. Oysa mucitler dünyaya elle tutulur, yaşayan ve işleyen eserler kazandırırlar.

Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı.

Yalnız olun, icadın sırrı budur. Yalnız olun, fikirlerin bulunduğu zaman budur. Yalnız olun, olgunlaşacağınız an budur.

“Hayat çözülmesi mümkün olmayan bir denklemdir ve öyle kalacaktır; ancak bu denklemde bazı unsurlar bilinmektedir.”

Kutsal kitapları okuyup anlamayan dindar, okuyup anlayan ateist olur.

Eksik gözlem cehaletin bir türüdür ve mevcut pek çok kavramla aptal düşünceden sorumludur

” Her şeyden çok kitapları sevdim.”

Bu içecekler sağlığa zararlı etkileri yavaş geliştiğinden ve sezilemediginden, tüketiminde tedbir elden bırakılmamalıdır.

“Şimdiki zaman onlara ait olabilir, ama gelecek, ki ben hep bunun için çalıştım, bana ait.”

Hep yeni heyecanlara açızdır ama çok geçmeden onları kanıksar ve kayıtsız kalırız.

Küçük beyinli ve kıskanç insanlara çabalarımı bozma zevkini vermek istemiyorum. Bu insanlar benim için iğrenç bir hastalığın mikroplarından başka bir şey değiller. Benim projem doğanın kanunları yüzünden gecikti. Dünya buna hazır değildi. Zamanın çok ötesindeydi. Fakat aynı kanunlar sonunda dize gelecek ve bunu büyük bir başarıya dönüştürecek.

“En zoru, ayın son yirmi dokuz günü!”

İnsan dişisinin cinsiyet eşitliği mücadelesi, kadının daha üstün olduğu bir cinsiyet düzeniyle son bulacaktır. Yalnızca yüzeysel olgularla kendi cinsiyetinin gelişimini sezebilen modern kadın aslında insan ırkının bağrında şekillenen daha derin, daha kuvvetli şeyin tecelli edişidir.

Edison’la tanışmamızın benim için akıldan çıkmayacak bir hadiseydi. Yaşamının başında kendisine hiç fırsat tanınmamış, hiç bilimsel eğitim görmemiş birinin bunca iş başarmış olması beni hayran bırakmıştı. Oysa ben bir düzine dil öğrenmiş, edebiyat ve sanatla ilgilenmiş, en güzel yıllarımı kütüphanelerde geçirmiş, elime ne geçse; Newton’ın ”Principia”sından, Paul de Kock romanlarına kadar okumuştum ve hayatımın çoğunu çarçur ettiğimi düşünüyordum.

İnsanların büyük çoğunluğu yeni fikirlere açık değiller.

3, 6 ve 9 sayılarının azametini bilseydiniz evrenin anahtarını elde edebilirdiniz.

Düşünceler baş döndürücü doruklar gibidir. Önce seni rahatsız ederler; bir an önce aşağı inmek istersin, kendi gücüne güvenemezsin. Ama sonra hayatın karmaşasından uzakta olduğundan ve bulunduğun irtifanın ilham verici etkileriyle sakinleşirsin, adımların kararlı ve sağlam bir hal alır ve sonra daha da baş döndürücü dorukları aramaya başlarsın.

Annem insan tabiatından anlar, asla beni azarlamazdı. Bir kişinin kendi aptallığından veya ayıplarından başkasının çabalarıyla değil ancak kendi iradesiyle kurtulabileceğini bilirdi.

Diğer rekorlar ne kadar muhteşem olsalar da sönecekler. Fakat ben bin yıl boyunca başarılarımın üzerinde huzurlu bir şekilde uyuyabilirim.

Enerji elde etmek için yakıt kullanırsak sermayemizden yer ve onu hızla tüketiriz. Barbarlıktan farkı olmayan bu yöntem gereksiz israfa yol açar ve gelecek nesillerin hayrına bir an önce durdurulmalıdır.

Sınırsız bir gücü sınırlı zihinlere bırakmak zordur.

Bugün onlarındır; uğruna çok çalıştığım gelecek ise benim.

”Beni birden fazla kez gücendirdiniz ama ben bir düşünür vasıfları taşıdığım için sizi hep affettim; düştüğünüz hataları görünce size acıdım.”

“Para benim için insanların ona atfettiği gibi bir değer taşımıyor. Ben bütün paramı, insanoğlunun hayatını kolaylaştıracak icatlar yaptığım deneylerime yatırdım.”

“Düşünmek için aklı başında, derin düşünmek için oldukça deli olmalısın.”

Zorlama altında gösterilen her türlü çaba yaşam enerjisinden feda etmeyi gerektirir.

Benim beynim sadece bir alıcıdır (reseptör). Evrende, bilgiyi, gücü ve ilhamı ondan aldığımız bir öz var. Bu özün sırlarına nüfuz etmedim. Ama var olduğunu biliyorum.

Dar görüşlü, kıskanç bireylere, çabalarımı gölgede bırakma zevkini yaşatmak istemiyorum. Bu adamlar benim için pis birer mikroptan farksızlar. Projem doğa kanunları nedeniyle geri kaldı. Dünya buna hazır değildi. Zamanın ötesindeydi.Ama aynı kanunlar sonunda galip gelecek ve projeme muzaffarane bir başarı getirecek.

Hepimiz hata yaparız ama hatayı işe koyulmadan yapmak en iyisi”

İnsan imkansızı başarabilir sözü yetersizdir çünkü insan imkansızın da ötesine ulaşabilir.

“Kadınlar önce eşitliklerini sonra da üstünlüklerini erkekleri fiziksel olarak taklit etme yoluyla değil, kadın zihninin uyanışıyla ortaya koyacaklar.”

Daha çok bildiğimizde cehaletimizin daha da arttığını söylemek ne kadar çelişkili dursa da doğrudur.

Eksik gözlem cehaletin bir türüdür ve mevcut pek çok ölümcül kavramla aptal düşünceden sorumludur.

Paris’ten 1884’ün baharında geldim ve hemen onunla (Thomas Edison) tanıştırıldım. Gece gündüz deney yapıyor,tatilleri bile boş geçirmiyorduk. Laboratuvarda farklı aralıklarla kâh çalışarak kâh uyuyarak varlık gösteriyordu. Hiçbir hobisi yoktu,sporu sevmezdi bir eğlence kaynağı yoktu;üstelik en temel hijyen kurallarını bile hiçe sayarak yaşıyordu. Hiç şüphesiz, sonradan, onu korumayı kendine hayat amacı edinmiş istisnai zekilikte bir kadınla evlenmiş olmasaydı sırf bu ihmarkârlığın sonuçlarıdan ötürü seneler evvel ölürdü. İşine işte böyle büyük ve kontrolsüz bir tutkuyla bağlıydı.

Birisi aniden bir hüzün dalgasına kapılıp nedenini bulmak için aklını zorlarken aslında sebebin, güneşin önüne geçen bulutun güneş ışınlarını engellemesi olduğunu anlayabilir.

Yaptığım araç kesinlikle nasıl hayal ettiysem öyle çalışır. Yirmi yıldan beri bunun tek bir istisnası bile olmadı.”

Daha çok bildiğimizde cehaletimizin daha da arttığını söylemek ne kadar çelişkili dursa da doğrudur. Çünkü ancak aydınlanma yoluyla sınırlarımızın farkına varırız.

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ