Lanet Sözleri

Lanet Sözleri

Lanet hayatın bir parçasıdır. Herkesin nefret ettiği birileri bir şeyleri vardır. Çünkü doyumsuz mutsuzluk hepimizin kanına işlediği için mutlaka şikayet ettiğimiz durumlar olur. Bu lanet içeren sözcükleri hiç gocunmadan söyleriz. Sinirlerimizin doruğa ulaştığı bu anlarda mutlak olarak nefretimizi yansıtacak bir şeylere ihtiyaç duyarız. Lanete dair sözler hayatımızın büyük bir yerini kaplar. Bazen işlerimiz yolunda gitmez, ya da yanlış yerlerde yanlış kişiler tanırız. Sonra sinirimiz tavana fırladığı o anda ağzımızdan o cümleler çıkıverir. Lanet okumak, kötü sözler söylemek, sinirlenmek hoş şeylerde olmasa da insanlığımızın verdiği yapının buna müsait oluşu şartları ciddi şekilde etkiler. İşte her şeye rağmen elimizden geldiği kadar bu duygulara karşı tutumlu ve sabit olmalıyız.

Sakın ha! Yere lanet etmeyin

Seni tanıdığım güne lanet olsun.

Allah’ın laneti; rüşvet verene de alana da, ikisi arasında vasıta olana da..

Benden sonra kime canım diyorsan, o kadar canın yansın.

Laneti çok yapanlar, kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şahitte olamazlar

Belki yüzünü unuturum; ama yüzsüzlüğünü asla!

Sahibinin ağzından lanet çıktığı zaman bakar, eğer yöneltildiği kimsede kendisine yol bulursa ona gider, aksi halde kendisinden çıktığı kimseye gider.

Şimdi al yalanlarını git yavaşça. Sevmiyorum seni lanet olasıca.

Mazlumun bedduasından korkunuz.

Kaşarların peşinde koşanlar, fareden başka ne ki!

“Mü’min ne ta’n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır.”

Sana tekrar çıkma teklifi ediyorum: Lütfen artık hayatımdan çık!

“Lâneti çok yapanlar Kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar.”

Kimse gelmesin peşimden, ben giderim dertlerimle.

“Birbirinize, Allah’ın laneti, Allah’ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın.”

Bazılarının yüzüne tükürsen: Makyajım bozuldu diye dert yanacak.

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Ey Allah’ın Resülü! Müşriklere beddua et, onları lânetle!” denilmişti. Şu cevabı verdi:
“Ben rahmet olarak gönderiIdim, lanetleyici olarak değil!”

Geç kalınmış bir sevgi, idamdan sonraki affa benzer.

“Bir kimse diğer bir kimseyi fıskla veya küfürle itham etmesin. Aksi taktirde, itham edilen arkadaşında bunlar yoksa, kelime kendine dönderilir.”

Bedenim hasta olsa da sana ruhum durduracak bu aşk olmaz asla.

“Sövüşen iki kişinin söyledikleri(nin vebali), mazlum olan tecavüzde bulunmadıkça başlayana aittir.”

Aklından geçiriyorsa seni ekmeyi, koy g.t.ne tekmeyi.

“Allah Teâla hazretleri şöyle dedi: “Ademoğlu, dehre söverek beni üzüyor. Halbuki ben dehrim. Emir benim elimde. Gece ve gündüzü ben çeviririm.

Ucuz aşkların sahte sevgisi, sahte sevgilerin en ucuz sevgisine sahipsin!

“Bir kişinin ridasını rüzgâr savurmuştu, tutup rüzgâra lanet etti. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm müdahale buyurdu:

“Sakın rüzgâra lanette bulunmayın. O memurdur, (Allah’ın emriyle) iş görmektedir. Şunu bilin ki, kim bir şeye haksızlıkla lanet ederse, lanet kendisine döner.”

Yarınları sensiz yaşamak seninle yaşamaktan daha güzeldir!

Bu rüzgâr, Allah’ın rahmetindendir. Rahmeti de, azabı da getirir. Onu görünce, sakın ona sövmeyin. Allah’tan rüzgârın hayr (getirmes)ini dileyin, şerr (getirmes)inden Allah’a sığının.”

Git benden uzağa adımı anma bir daha! Sadece sevmiştim de koy gerisini.

“Ölülere sövmeyin. Çünkü onlar (sağken hayırdan ve şerden) gönderdiklerine kavuştular.”

İnsan gibi görünüp hayvani duygular besleme karşındakine pislik!

“Ölüler hakkında kötü konuşmayın, sonra dirileri üzersiniz.”

Bazı insanların beyni sağırdır; onlara bağırmak da kar etmez, değil mi sevgilim!

– İmrân İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir seferdeydi. Ensârdan bir kadın devesinin üzerinde giderken yüksek sesle devesine lânet okudu. Bunu işiten Aleyhissalâtu vesselâm: “Devenin üzerindeki eşyaları alın ve deveyi salıverin, zira artık o lânetlenmiştir” buyurdular.”
İmrân radıyallahu anh der ki: “Sanki ben deveyi insanlar arasında yürürken görür gibiyim, kimse ona dokunmuyordu.”

Seninle anlaşmak için hayvan olmak lazım sen anca bundan anlarsın!

Zeyd İbnu Hâlid radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Horoza sövmeyin! Zira o, namaz için uyandırıyor.”

Lanet duyguların, lanet sevgilerin hepsine lanet ediyorum. Lanet olsun böyle hayata.

“Allah’tan başkasının adına kesene Allah lânet etsin. Ebeveynine lânet edene lânet etsin. Bid’atçıyı himaye edene Allah lânet etsin. Tarlanın sınır taşlarını değiştirene Allah lânet etsin!”

Sevginde yalan sözlerinde yalan doğru olan tek şey sana inanmam oldu.

“A’mayı yoldan men eden mel’undur. Bir hayvana temasta bulunan mel’undur. Lüt kavminin pis işini yapan mel’undur.”

Şimdi neden kursağımda kaldığını daha iyi anlıyorum: Haram lokma kursağa düğümlenir.

“Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ribayı yiyeni, yedireni, riba akdini yazanı, sadakaya (zekata) mâni olanı, dövme yapanı, dövme yaptıranı -hastalık sebebiyle olan hâriç- hulle yapanı, hulle yaptıranı lanetledi.”

Önüne gelen her insandan elektrik alırsan sonra faturasını fena ödersin!

“Resülullah aleyhissalâtu vesselâm nebbâş (mezar soyan) erkek ve kadınlara lânet etti.”

Seni seviyorum cümlelerinin çoğunun yalnızca dudak tiryakiliği olduğunu çok geç anladım.

“Allahım, ben senden hulf etmeyeceğin bir ahd talep ediyorum. (Biliyorsun) ben bir beşerim. Hangi mü’mine (hatâen) eziyet verir, kırıcı söz sarfeder, lânette bulunur, değnek vurup (canını yakar)sam bu haksızlığı onun hakkında, Kıyamet günü bir rahmet, (sevabında) bir artış, sana bir yaklaşma vesilesi kıl.”

Benim mutsuzluğum üzerine hayal kurarsan sana batan tek şey hayal kırıklığı olsun.

“Benim Rabbime ne şart koştuğumu bilmiyor musun? Dedim ki: “Allahım, ben bir beşerim. (Beşerin razı olduğu gibi razı olur, beşerin kızdığı gibi kızarım.) Öyleyse mü’minlerden hangisine (hak etmediği halde) lanet edersem, sebbedersem bunu onun hakkında (tahür (günahlarından temizlik vesilesi)), (sevabında) bir artış ve ücret kıl!” buyurdular.”

Kır kilitleri al kalbimi. Cesaretin yoksa sakın çıkma karşıma, alma kalbimi, cesaretsiz yüreğine!

(Yahudiler, peygamberimize karşı alaylı bir ifade ile): “Bizim kalblerimiz kılıflıdır.” dediler. Bilakis Allah, onları kâfirlikleri yüzünden lanetledi. Bundan dolayı çok az imana gelirler.

Hayatıma karışma! Benim hayatıma yazılar yazma! İsmimi kullanma üzülürsün sonra!

Yanlarındakini tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince, daha önceleri inanmayanlara karşı onunla yardım isteyip durdukları halde, o tanıdıkları kendilerine gelince, bu sefer kendileri onu inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah’ın laneti kâfirleredir.

İçinden geldiği için değil işine geldiği için birlikte olanlar, her zaman için tekmelenmeyi hak eder.

İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder. Lanet edebilecek olanlar da lanet ederler.

Niyetim gözlerinde kaybolmaktı; ama sen sözlerinde yok ettin beni. Lanet olsun sana.

Ama âyetlerimizi inkar etmiş ve kâfir olarak can vermiş olanlara gelince, işte Allah’ın laneti, meleklerin laneti ve insanların laneti hep onların üzerine olsun.

Bu aralar her ne hikmetse şerefsizlik moda! Fakat asıl şaşırdığım takipçisinin bu kadar çok olması!

Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah’ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim”.

Sana insanlık dersi vermek isterdim ama bir hayvana ne kadar insanlık dersi verilebilir ki?

İşte onların cezaları, Allah’ın, meleklerin, insanların hepsinin laneti onların üzerlerindedir.

Ben hayata sert bakışlarımla, açık sözlerimle tutundum. Senin gibi yalan üstünde durmadım hayatta.

Yahudilerden bir kısmı, (Allah’ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, “Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)” diyorlar. Halbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak” deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.

İlk seninle başlamam bir hataydı galiba; çünkü ilk adımı nasıl atarsan gerisi hep öyle gidiyor.

Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahut cumartesi halkını (yahudileri) lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden önce iman edin. Yoksa Allah’ın emri mutlaka yerine gelecektir.

Acı çeken kalbime söz geçirmesini öğrendim sayende. Yakın durma bana üzülürsün gerçek anlamda!

Onlar, Allah’ın lanet ettiği kimselerdir. Allah kime lanet ederse artık ona asla bir yardımcı bulamazsın.

Hayatını karartmaya çalışanlara dikkat et: Çoğunun gölgesinin bile olmadığını fark edeceksin.

Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.

Olmayacak duaya amin deme, benden bir şey bekleme. Sonun hüsran olacak istesen de istemesen de!

Verdikleri sözden dönmeleri, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberlerini öldürmeleri ve “kalblerimiz kılıflıdır” demelerinden dolayı (başlarına türlü belalar verdik). Doğrusu Allah, inkârları sebebiyle onların kalplerini mühürlemiştir. Pek azı hariç onlar inanmazlar.

Benim için ne ilk oldun ne de Son olacaksın. Adını kara defterime yazdım bir gün unutulacaksın!

Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever.

Eser duygularımın şiddetli rüzgârı sokaklarında. Çıkma sakın karşıma, duygularım seni ezecek bunu unutma.

De ki: “Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır”.

Her insan yalan söyleyebilir ama her insan doğruyu söylemek için yalanlara başvurur senin gibi.

Yahudiler, “Allah’ın eli çok sıkıdır” dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah’ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.

Bakma bazı insanların kalıbının düzgün olduğuna; kalbi fitne kumkuması olanın kalıbı düzgün olsa ne yazar?

Allah onlara: “Sizden önce geçmiş cin ve insan topluluklarıyla beraber cehennem ateşine girin!” der. Cehenneme giren her ümmet kendi din kardeşine lanet eder. Nihayet hepsi oraya toplandığında, sonrakiler öncekiler hakkında derler ki: “Rabbimiz ! İşte şunlar bizi doğru yoldan saptırdı. Onlara cehennem ateşinden kat kat azab ver”. Allah der ki: “Herkesin azabı kat kattır, fakat siz bilemezsiniz”.

Uzun bir sevda masalının sonuna geldik. Sen sadece yalan bir masalın yalan sevgisiydin benim için!

Cennet ehli, cehennem ehline: “Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar da “evet” derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: “Allah’ın laneti zalimler üzerine olsun!

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ