Kitaplardan Seçme Kısa Sözler

Kitaplardan Seçme Kısa Sözler

Kitap okumak ciddi bir kültür yapılanması oluşturur. Basit gibi gördüğümüz her cümle ileride yolumuza ışık tutacak bir içeriğe sahip olabilir. Hayatımızın her alanında bu kitapların rehberliğinde yaşamımızı biçimlendirip değerli hale getirerek mutluluğu kovalayabiliriz. Çünkü içinde taşıdıkları cümleler hayatımızın bir parçası ve yönü olur.  Maalesef ülkemizde kitap okuma oranı oldukça düşük olduğundan hazin sorunlar yaşıyoruz. Fakat okuma alışkanlığı zamanla kazanılarak kültür seviyesi ileri bir seviyeye taşınarak yaşamımıza değer katmalıdır. Yaşamanın esası karşılık kültürel ilişkilerden geçer. Bu ilişkilerin korunması da kişiler arası sağlanan iletişimi artırarak daha mutlu bir yaşamın temelini sağlayacaktır.

Yanlış bu sözcükler, yanlış. Çok ağladım, çok erkek oldum, çok da kadın. Kimseyle kendimle bile yaşayamazdım. Hep yarım kaldım, hep!

Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.

Müslümanlar makam ve şöhrete aldanmazlar.

Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?

Değişmek için insanın kendini suçlaması yeterli değildir.

”…Ne kadar harika bir gün.Çay mı demlesem , kendimi mi assam karar veremiyorum…”

Öyle sevdim ki seni,
Öylesine sensin ki,
Kuslar gibi cıvıldar
Tattırdığın acılar..

İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız!

Hayır,hayır…her ne kadar Eflatun:”İhtiyarlık,duygular hakkında istirahat ve hürriyet çağıdır ki insanlar o zaman bir sürü azgın belalardan kurtulurlar.”diyorsa da,bunu kabul edemiyorum.

“Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.”

Bazen sadece acılarla yaşıyor insan…

”…bir tabut düşün içinde ben.
içimde sen…”

Saf olan hangimiz ?

”…Bize duymak istediklerimizi söyleyen kitapları severiz…”

Atalarımızın doğayla uyum içinde yaşadığını iddia eden doğaseverlere inanmayın.Sanayi Devrimi’nden çok önce, Homo sapiens en çok bitki ve hayvan çeşidini ortadan kaldıran tür olma rekorunu elinde tutuyordu.Biyoloji tarihindeki en ölümcül tür olmak gibi şaibeli bir özelliğimiz var.

Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim” dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: “Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda…”

Kimse yansıttığı gibi değil aslında herkes anlatamadıkları gibi, duvarları, sırları, karanlık yönleri gibi.

“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”

Ona acı veren bir gerginlik,bir huzursuzluk vardı içinde; aynı zamanda müthiş bir yalnız kalma isteği. Yalnız kalmak, kendini bu acı dolu gerginliğe en küçük bir çıkış yolu aramadan bütünüyle bırakmak istiyordu. Kalbine ve ruhuna üşüşen sorulara cevap aramaktan tiksintiyle kaçıyordu.

”Erkekler mi daha akıllıdır kadınlar mı ?
Elbette ki kadınlar.
Çünkü bacağı güzel diye, hiçbir kadın askıntı olmaz bir erkeğe…”

Yanıt hep ona ihtiyaç duyulduğunda gelmez akla, çoğu kez de ‘beklemek’ verilebilecek tek yanıttır.

“Kendini beğenmiş insanlar başkalarını kendine hayran sanır.”

Ölüm, ağırdan yavaştan, kendi şarkısını mırıldanıyordu. Her sözcüğü tekrarlamak zorunda, kekeme biri gibiydi ölüm; tıpkı şiiri bitirince gene baştan başlayan biri gibi.

”…yerini vaktinde terk etmeyi bilmek gerçek olgunluktur,sadece acizler kalmakta ısrar eder…”

“Çocuklara işkence yapılan bu dünyayı sevmeyi, ölünceye kadar reddedeceğim.”

Biz görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır

Ya kırdığın gönlü Allah seviyorsa?
Bilemezsin, bilseydin ödün kopardı;
Dokunamazdın.

Eylem düşüncenin rastlantısal sonucumudur, yoksa eylemin sonucu olarak mı düşünce gelir?

Yeniden iyi biri olmak hala mümkün.

Cömertlik kadar hızla kendini tüketen başka hiçbir şey yoktur.

seni sevdim,
seni birden bire
değil usul usul
sevdim.
“uyandım bir
sabah gibi”
değil, öyle
değil…

Kurbanın celladı üzerinde hiçbir hakkı olmaması adaletin de olmaması demektir.

“Tutunamayanların tarihine eğildi.
Kelime ve yalnızlık hayatın tadı tuzu
Kucaklamak isterdi ölümü ve sonsuzu. ”

İkimiz de yemyeşil, masmavi, kapkara gözlerimizi, o bildik yalnızlık dünyamıza kapadık.

Ellerinde atmaktaydı kalbi. Küçük bir çocuk gibi heyecanlı, kıpır kıpır, ama çok da incinmişti bu kalp. Sanki ellerim, kocaman, ama yaralı bir yavru kuşun kalbinin içindeydi.

Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor

Bir başkasından dilenen özür gibi ayrıldım
hayal kırıklıklarının başkentinden!

Hayatımda onun kadar güzel gülen birine rastlamadım. O gülerken, bir kardelen daha açıyordu yeryüzünde. O gülerken, salıncaklar gökyüzüne salınıyordu. O gülerken, her şey güzelleşiyordu bizim gözümüzde.

Bu size sıkıcı gelebilir ama ben benleşmekle ilgilenmiyorum, içimdeki potansiyeli keşfetmek için burdayım. Kim olduğumla ilgili çok net bir ‘fikrim’ var zaten. Bu, sınırlarını bildiğim bir fikir. Benim benleşmekten başka seçeneğim olmadı. Özgürlük fazlaca abartılmış bir yanılsamadan başka bir şey degil aslında. Bir bedenin içinde var olan ve zamana tabi yaşayan bir yaratık nasıl özgür olabileceğini sanır ki?

“Kabadayılıkta inat edenler, yalnızlıkla eşeklerle melezlerdir ki onlar bile belli bir sınırdan öteye gidemezler. Biz de hiçbir anlamı ve değeri olmayan bu gibi yaratıklara önem vermesek daha iyi etmiş oluruz.”

” Seni kaybetmek mi kızım? ” dedi. Yakarım Paris’i ! Sen aşık ne demektir, biliyorsun ama, baba nedir bilmiyorsun…

Yalnızca vadesi dolanlar ölür, başkaları değil..

-Kurdu ininden çıkaracaksın, demek?-Kurdu ininden çıkaracağım. Senin için hava değişimi. Benim için, eski bir dosta yardım. Hiç olmazsa, orada bulunduğun sürece boyunca, kimsenin yüzünü dağıtmazsın…

Saldırı Tanrı’ya da yönelebilir, ona inanmayarak, ona söverek, doğayı da, verdiklerini de küçümseyerek; işte bu nedenle, bölmelerin en darı ve üçüncüsü, Sodom ile Cahors’un, bir de Tanrı’ya sövenlerin üstüne basar mührünü.

Senin payına düşen hiçbir umut yok unutma,
Sakallarını yol, insanları kır, eve kapan!

”..sanki susmanın yükü iki misli ağırlıkla üzerine çökmüş,yüksek tavanı tek başına taşımak ve bastırmakta olan karanlığı tek başına kendinden uzaklaştırmak zorundaymış gibi hissetti kadın.tek bir insanın diğeri için neler ifade edebileceğini hiç bilmemişti,çünkü hiç yalnız kalmamıştı.”

“Hak! Hukuk! Bugün dünyanın neresinde hak kaldı. İnsanlar onu katletti. Herkesin hakları var, fakat onların, onların gücü var ve bugün güç demek her şey demek.”

”Hepimiz alın yazımıza küskün, yaşamayı yük sayan insanlarız.”

“Geleceğim bekle” dedi, gitti.. Ben beklemedim, O da gelmedi. Ölüm gibi birşeydi, ama kimse ölmedi….

Bir insan tek bir tuhaf şey yaparsa anlayışla karşılarsınız, iki tuhaf şey yaparsa yine anlayışla karşılarsınız ama bütün yaptıkları tuhaf olursa artık merak etmeye başlarsınız.

Ölümün son iyiliği :bir daha ölmek!

Niçin geldim buraya
niçin döndüm bu toprağa
dört bir yanı suyla çevrili
bu çorak adaya?
Havasına dayanamadığını
iklimi sağlığıma zararlı
ve her dönüşümde pişmanlık duyduğum
bu kara parçasına
geldim
niçin?

Çocuklar günaydın bekler
bilmezler her gelişimin
ertelenmiş bilek kesiği olduğunu

Denizin ve ormanlardan esen rüzgarların sözü bize bırakmasından binlerce yıl önce, olduğu yerde fırıl fırıl dönen, şaşkın ve arzulu yaratıklardan başka bir şey değildik biz. Şimdi, içimizde gömülü çağların gecesini, bu kadar yeni olan geçmişimiz hakkında birtakım mırıldanmalarla nasıl açıklayabiliriz?

“Tüm dünya yerle bir olurken, insanın kendisi için çalışması bir suç. Günümüzde artık hiç kimse kendisi için hissedemez, kendisi için yaşayamaz.”

İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.

Tanrım, bir gün bütün insanlara istedikleri kadar para ver ki, asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler.

En güzel giysin başkasının tezgâhında dokundu. En lezzetli yemeğini başkasının sofrasında yedin. En rahat yatağın başkasının evinde yattığındır. Şimdi bana söyle, kendini başkasından nasıl ayrı sayarsın?

“Bir dostun varlığı güzel bir şeydir; fakat bir dosta ihtiyaç duymadan yaşayabilmektir önemli olan”

İhtiyaçlarını en aza indir ki hiçbir konuda başkalarına bağımlı olmayasın…

Uzak bir mesafeden cesur olmak kolaydır…

Mümin- İnsan kurşunu bir an içinde yer, fakat ölümü hep devam eder.

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ