Dante Sözleri

Dante Sözleri

Mayıs ayının 1265 yılında dünyaya gelen İtalyan yazardır. 25 Martta 1274 yılında Durante adı ile vaftiz edilmiştir. Daha sonrasında ise İlahi Komedya ve Yeni Hayat kitapları ile Beatrice‘yi  ölümsüzleştirmiştir. Kendisi ile evlenmiştir ve onu 1290 yılında kaybetmiştir. Dante kitapları özellikle İlahi Komedya kitabı mükemmel bir baş yapıttır. Kütüphanenizde yer alması gereken kitaplar arasında mutlaka Dante Kitaplarına yer vermeniz gerekir. Kendisi aynı zamanda aşk şairleri kısmında önde gelen isimlerden oldu. Felsefe çalışmaları da yapan Dante bunu şiirleri ile harmanladı. Böylece Dante Sözleri bir çok insanın paylaşacağı güzel sözler oldu. Dante yazıları, Dante kitapları ve şiirleri ile kendinize yeni bir soluk getirebilir sevgiliye söylenecek sözler ile aşkınızı pekiştirebilirsiniz. Aynı zamanda galeride bulunan dante resimli sözler kısmına bakarak da bunları paylaşabilir sitemize destek olabilirsiniz.

Cehennemin en sıcak yeri, “ahlaki kriz” zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır…

Bu rezil durumdakiler kötülük de iyilik de yapmadan yaşamış olanların ruhları, Tanrı’ya başkaldırmayan, ama yanında yer almayıp, yansız kalan kötü meleklerle birlikteler. Cennet, güzelliği gölgelenmesin diye kovdu bunları, isyancı meleklere onur katmayacakları için cehennemin dibine de almıyorlar onları.

REKLAM ALANI

“Gurur, hırs ve kıskançlık, kalpleri tutuşturan üç alevdir.”

İnanın bana, yalnız kalmanın nasıl bir his olduğunu bilirim. Dünyadaki en kötü yalnızlık, yanlış anlaşılmaktan ötürü yalnız bırakılmaktır. İnsanın gerçekle bağlarını koparabilir.

“Başkasının ekmeğinin ne denli tuzlu, başkasının merdiveninden çıkmanın ne denli zor olduğunu göreceksin.”

Yeryüzünde kendini kral sanan birçok kişi, buraya gelince domuzlar gibi pisliğe bulanacak ardında horgörüden başka bir şey bırakmayacak.”

Bugünün bir daha asla doğmayacağını düşün!

“Öyle inanıyorum ki sana, başka sözlerin değeri sönmüş kömür gibi, seninkilerin yanında…”

Kendi ışığının içine nasıl yerleştiğini,
güldükçe daha da ışıdıklarına göre
ışığın gözlerinden yayıldığını görüyorum

Dedim ki: Ben o kişiyim ki,sevda esin verince kaleme sarılırım,onun yüreğime yazdıklarını aktarırım.

Anımsadıklarımla ilgili sözlerim
meme emen bir çocuğun sözlerinden bile
yetersiz kalacak bundan böyle.

Sevinçler verdin bana, aydınlat şimdi beni,
çünkü tatlı tohumun acı meyve verdiğini
söylemen, kuşku doğurdu içimde.

Gerçeğin çekingen dostu olursam, bugüne ‘eski’ adını verecekler arasında sanırım yaşayamam.

Kaldır başını, güven kendine

“Her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır.”

Umudun ne olduğunu, içinde
nasıl çiçek açtığını, nereden geldiğini söyle.

“Nereye girdiğine, kendini kime emanet ettiğine dikkat et, girişin genişliğine aldanayım deme!..”

İnsan kendine uygun olmayan
bir yazgıyla karşılaşırsa, yerini bulamayan
her tohum gibi, ulaşamaz başarıya.

“İnsan özgür olmadan, huzurlu ve mutlu olamaz.”

Hani insan kötü bir düş görür de,
düşteki olayı özler,
ama bunun düş olmasını ister ya;
o durumdayım ben de, özür dilemek istiyordum,
ama ağzımı açamıyordum,
ve özür dilemeden, dilemiş oluyordum.

“Bu ne aymazlık, bu ne umursamazlık?.. Hemen dağa çıkın, Tanrı’nın size görünmesine engel olan kabuğunuzu bırakın!…”

Dilerim en büyük isteğiniz
bir an önce gerçekleşir
sevgi dolu engin göklere kabul edilirsiniz

“Umut çiçeği açtığı sürece, onların ahı yok etmez sonsuz sevgiyi, geri dönmeyecek bir biçimde…

Herkesin yanımda olduğu kadar kalabalık değilim, senin yokluğun kadar yalnızım.

Sende görseydin eğer, bizi tutuşturan sevgiyi
açığa vururdun hemen düşüncelerini.

“Düşüncesinin üstüne düşünce yeşerten, uzaklaşmış olur ereğinden, ikinci düşünce güçsüz kılar ilkini…”

İnsan kendine uygun olmayan
bir yazgıyla karşılaşırsa, yerini bulamayan
her tohum gibi, ulaşamaz başarıya.

“Çünkü ‘bizim’ diyenlerin sayısı ne denli çok olursa, o denli zengin kılar her şeyi…”

Umarım, adalet ve sevgi hafifletir de
birazdan sırtınızı, çırparsınız sizi gönlünüzce
yükseltecek kanatlarınızı

Ruhu büyük bir güçle kendine çeken
bir şey görülürse duyulursa,
zaman bir çırpıda akıp gider,
çünkü zamanı algılayan yeti başka,
ruhu içeren yeti başkadır,
biri bağımsız, öteki bağımlıdır.

 

Ruh sevmek için yaratılmıştır, hoşlandığı şey onu dürtünce, hoşuna giden her şeye yaklaşır. Algınız bir görüntü yaratır gerçek bir nesneden, bunu içinize yansıtır ruhunuz böylece yüzünü çevirir o yöne; o yöne dönen ruh nesneye eğilirse sevgi denilir bu çekime, bu doğal sevgi keyif verip bağlar sizi kendine.

Niçin yüreğinde korku besliyorsun?
Niçin cesaretten, güvenden yoksunsun?

“Hani insan kötü bir düş görür de, düşteki olayı özler, ama bunun düş olmasını ister ya; o durumdayım ben de, özür dilemek istiyordum, ama ağzımı açamıyordum, ve özür dilemeden, dilemiş oluyordum.”

Bu dağ öyle bir dağdır ki,
başlangıcı çok sarptır,
ama yükseklik arttıkça zorluk azalır.
Bu nedenle, dağa tırmanış,
akıntıya kapılmış
bir gemi gibi kolayladığında,
yolun sonuna varmış olacaksın.

“Korku, insanı kimi zaman öyle ezer ki her türlü soylu girişimden vazgeçirir. Tıpkı yanıltıcı bir görüşün, hayvanı huylandırıp şahlandırması gibi.”

Rüzgarda doruğu bel vermeyen
sağlam bir kule gibi ol sen;
çünkü düşüncesinin üstüne düşünce yeşerten,
uzaklaşmış olur ereğinden,
ikinci düşünce güçsüz kılar ilkini.

“Sefalet zamanlarında mutlu anları hatırlamaktan daha acı bir şey yoktur.”

İnsan yalnızca başkalarına
zarar verecek şeylerden korkmalı;
bunun dışında korkuya yer olmamalı

İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.

İnsanların peşinde koştukları talihin dağıttığı ödüllerin,aldatıcı olduğunu görmektesin işte oğlum.

“Öyle inanıyorum ki sana, başka sözlerin değeri sönmüş kömür gibi, seninkilerin yanında…”
Ayın altındaki gelmiş geçmiş altının tümü bu yorgun ruhlardan birinin olsun dinlenmesine yetmez çünkü.

“Yaşam yolumuzun ortasında karanlık bir ormanda buldum kendimi, çünkü doğru yol yitmişti…”

Niye yükseklerde uçuyor ruhunuz,
gelişmesi bitmemiş tırtıllar gibi
kusurlu böcekler olduğunuzu bilmiyor musunuz?

“Mutlu günleri anmak acılı günlerde,inan ki acıların en büyüğü.”

Yıldızlardan parlaktı gözleri

Yalan görünüşlü bir gerçek karşısında insan çenesini tutmalı elinden geidiğince,çünkü utanmak zorunda kalabilir kusuru olmasa da.

“Kuşku insana keyif veriyor, tıpkı bilgi gibi…”

Ateşin onları yaktığı süre içinde
sanırım hep böyle davrandılar;
böyle bir özenle, böyle bir besinle
yaralarını sardılar.

“Niçin için bunca sıkıldı?”
dedi ustam, “adımların ağırlaştı.
Burada söylenenlerden sana ne?
Peşimden gel, aldırma denilenlere.
Rüzgarda doruğu bel vermeyen
sağlam bir kule gibi ol sen;
çünkü düşüncesinin üstüne düşünce yeşerten,
uzaklaşmış olur ereğinden,
ikinci düşünce güçsüz kılar ilkini.”

Niçin çıkmıyorsun her sevincin hem nedeni, hem kökeni mutluluklar dağına?

Diyorlar ki,gömüldükleri çamurda: “Güneşin neşe saçtığı güzel havada hüzünlüydük,kara dumanlar sarmıştı içimizi.Kara çamurlar içinde yaşıyoruz hüznü şimdi.”

Rüzgarda doruğu bel vermeyen
sağlam bir kule gibi ol sen;
çünkü düşüncesinin üstüne düşünce yeşerten,
uzaklaşmış olur ereğinden,
ikinci düşünce güçsüz kılar ilkini.

Dünyanın kötüleşmesinin nedeni sütünüzün bozukluğu değil demek ki, neden, dünyanın kötü yönetilmesi.

Şunu anladım ki, ondan başka
hiçbir gerçeğin olmadığı gerçek aydınlatmadıkça,
doymak bilmiyor aklımız.
Ulaşır ulaşmaz gerçeğe, ininde
bir hayvan gibi duruyor aklımız;
ulaşmalı o gerçeğe; yoksa işe yaramaz umutlarımız.

Benden önce her şey sonsuzdu; sonsuza dek süreceğim ben de.İçeri girenler,dışarıda bırakın her umudu.

Mutsuzluk içindeyken, mutluluk zamanını hatırlamaktan daha büyük bir acı düşünülemez.

“Güçlü bir ateş, küçük bir kıvılcımdan sonra çıkar.”

Yeryüzündekinden daha yoğun biçimde
işitiyorsa beni sevda ateşi ve
bu ışımaya dayanamıyorsa gözlerinin direnci,
sakın şaşırma, bunun nedeni
Tanrı’nın verdiğini hemen özümseyen
kusursuz görüşümün yetkinliği.
Görülür görülmez sevgiyi ateşleyen
sonsuz ışığın daha şimdiden
aklını ışıttığı belli;
bir başka şey alırsa bu sevginin yerini,
bil ki, onun içinde insanı yanılgıya düşüren
bir iz vardır o sevgiden.

Doğa, Tanrı’nın sanatıdır.

Düşlerimin gücü burada tükendi;
artık isteğimi, istencimi
dengeli bir çark gibi döndürüyordu,
güneşi yıldızları döndüren sevgi.

Özgürlüğü arıyor o, özgürlüğün değerini
Uğrunda can verenler bilir en iyi.

Çok sevdin beni, haklıydın sevmekte;
sevgimin yapraklarından başka şeyler de
gösterirdim sana, kalabilseydim yeryüzünde.

Haydi söyle, ruhun neyin özlemini çekmekte

“Dönüp de arkasına bakan, dışarıda bulur kendini…”

Bu rezil durumdakiler kötülük de iyilik de yapmadan yaşamış olanların ruhları, Tanrı’ya başkaldırmayan, ama yanında yer almayıp, yansız kalan kötü meleklerle birlikteler. Cennet, güzelliği gölgelenmesin diye kovdu bunları, isyancı meleklere onur katmayacakları için cehennemin dibine de almıyorlar onları.

Tanrının yaratılış sırasında cömertçe verdiği yetiler içinde en önemsediği, cömertliğine en uygun düşeni seçme özgürlüğü adını taşır; ancak akıllı yaratıklar, yalnızca onlar bu yetiyle donatılır.

Bağışlama sende, acıma sende
cömertlik sende, iyilik adına ne varsa
yaratılanlarda, tümü sende.

Artık uyuşukluğu yenmek gerek. Çünkü, kuştüyünde oturmak ya da ipekli yorgan altında yatmakla şöhrete ulaşılmaz; ve hayatını şöhret kazanmadan bitiren kimse, havadaki dumandan ve sudaki köpükten farksızdır.

 

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ