Ahmet Batman Sözleri

Ahmet Batman Sözleri

Son zamanlarda adından sıkça söz edilen yazarlardan biri. Kendisi bir aşk adamı. Ahmet Batman yazıları insanların kalbini ısıtan sıcak sözlere sahip. Yazar Sabah Uykum, Soğuk Kahve gibi kitaplarla kendine bir okuyucu kitlesi kazanmıştır. Ahmet Batman Aşk Sözleri facebook, twitter gibi popüler sosyal medya hesaplarında paylaşılacak kadar güzeldir. Aynı zamanda çok satanlar listesini incelediğiniz zaman Ahmet Batman Sözleri‘ni içeren bir çok yoruma denk gelebilirsiniz. Bir çok genç sevgiline bu kitabı hediye ederek ona değerli bir hediye verir. Çünkü kitap içerisinde bulunan kelimeler kişilerin kalbini ısıtacak kadar sıcaktır. Bu yüzden sitemizde Ahmet Batman Resimli Sözlere ve Ahmet Batman Facebook Kapak Sözleri gibi içeriklere yer verdik. Okuyup içinizi ısıtan bu cümleleri bir kahve eşliğinde inceleyebilirsiniz. Böylece Ahmet Batman Kitaplarında geçen sözleri sevgilinize ya da hoşlandığınız kişiye atarak onunla duygusal bağlar kurabilirsiniz. Güzel bir söz, kalbe dokunmak için sevimli bir araçtır. Ne dersiniz sevginizi göstermeye. Hem de sitemizi paylaşarak başka arkadaşlarınızın sevdiklerine güzel mesajlar göndermesine vesile olabilirsiniz. 🙂

Benim bir mucizeye ihtiyacım vardı ve hayat karşıma seni çıkardı

Kaldırımlar, yalnız insanlar için vazgeçilmez bir dost olabilir.

REKLAM ALANI

Bazen cuma günü kadar seversin birini..

Tekrar tekrar dinlediğim şarkılar gibisin. Bazen üst üste yüz kere seviyorum seni.

Aşk, adını koyamadığın duyguları sana yaşatan insana aptal aptal bakmaktır. Yüzünün her kıvrımını ezberlemek ve onu bir cumartesi akşamı gibi sevmektir.

Hepimizin bir limanı var, hem demir atmak istediğimiz, hem demir almak.

Alnınız diyorum küçük hanım en çok benim dudaklarıma yakışır

Herkesin acısı kendine.

Elbette yalnızlık bizim en güçlü silahımız, içinde kurşunu olmayan. Yalnız olmanın en güzel yanı da terk edecek kimsen olmaması.
Çok mu şanslıyız neyiz bilemedim…

Başkalarına beddua etmek için harcadığın zamanı,kendi haline şükretmek için dua ederek harcamalısın.

Bir çay doldur… Bir kitap seç. Ve dünyayı sessize al…

Seni bana getirmeyen yolların da bir bildiği vardır.

Karşındaki seni çözene kadar varsın,çözüldükten sonrası hep bir sıradanlık

Çok büyük acılar var ve hepsi anlık. Acı zaman geçtikçe azalan bir şey ama bunun zamanla bir ilgisi yok. Kalp inanıyor, hafıza kabul ediyor. Gitti diyorsun kendine ve inanıyorsun.

Yazmak konuşmaktan iyidir,düşünecek fırsatın oluyor.

Ve sen benim yerime birini koymayı denedin,oldu ya da olmadı ama denedin.Kimse kimsenin boşluğuna ‘cuk’ diye oturmaz.Ya geniş gelir ya dar.Masum değiliz,sadece gülüşlerimiz güzel.

Bazen düşünüyorum da, hiç kendim için yaşamamışım ben. Kimse kırılmasın derken kendim paramparça olmuşum da haberim olmamış.

Doğum tarihimle ölüm tarihimin arasındaki kısa çizgiye bir aşk sığdırabilirsem ne ala. Geri kalan her şey başkalarının olsun.

Bazen aşırı mutlu olur insan bazen nedensiz bir mutsuzluk çöker içine.Yarın varsa umut var demektir.Umut varsa insan hala hayatta demektir.Son olarak belki haberin yok ama Eylül bitiyor ve sen hala çıkıp geleceksin.

Hiçbir yağmur dindiremez susuzluğumu , ben sana susuyorum.

Gökyüzü herkese mavi ama herkes bakamıyor işte o gökyüzüne…

Seni bana getirmeyen yolların da bir bildiği vardır.

Kısacası senin dönecek yüzün olsa bile benim seni koyacak bir yerim yok.

Bana cümleler bırak, okudukça sen olayım.

+Hayaller gerçek olur bir gün,ben buna inanıyorum.   -Ben de.

Bana cümleler bırak , okudukça sen olayım.

Seni seviyorum demek büyük risk. Bazen tüm hayatının içine eder.

Sahiplenmek diye bir şey var. Başkalarından kıskanmak, hatırlayamamak sırf unutamadığından.

Sabah uykusu kadar sevebileceği biri lazım insana. Sen gibi, senin gibi, biraz da sana benzeyen…

Hiçbir yağmur dindiremez susuzluğumu, ben sana susuyorum.

Yolumuz keşissin istiyorum.

Özlediğim kadarsın.

Bir şeyin asıl değerini kaybettiğinde anlarsın.
Dünyanın en salak insanı olsan yine anlarsın.
Kaybetmek de öyle bir şey.

Çay bardağında bırakılan dudak payı mesafesi kadar yakın olmak ama üşümek.

Bir erkek bir kız kadar kusursuz sevemez, çünkü içindeki öküzlük ve açlık hiç bitmez.

Herkesin bir hayali var. Benimki artık sen değilsin.

Ben sana ‘Gel bana kahve ol’ dedim.Daha nasıl seveyim?

Boş vaktin olursa bırak kitap okumayı, müzik dinlemeyi Az biraz beni özle sonra ne halin varsa gör.

Belki de kaybettiklerine üzülmek için ayıracağın zamanı kazanabileceklerin için harcamalısın.

Geç kalma huzurum, bekleyenin var.Geç kalma huzuru getirenim, özleyenin var.

Çoğumuz susarız, susmak vazgeçmektir ve vazgeçmek aslında her şeyi başlamadan bitirmek. Hayatın boyunca sarılacağın birine hiç sarılmadan ölmek demek. Hep aklında kalan soru işaretleri ve tercihlerinin değişmesi demek…

Bir şeyin güzel olması için doğru olması gerekmez. Bazı yanlışlarda güzeldir.

Hani bazen olmayacağını bile bile seversin ya..İşte o kötü bir şey.

Elma dersem çık, armut dersem çıkma diye öğrettiler bize…Benimle elma lütfen.

Bugün seni seviyorum, yarın da bir neden bulur severim. Daha sonra seni yeniden keşfeder yeniden severim. benim senden başka işim yok ki.

Sen de çok güzeldin en yarım halinle bile.

Bazen ağlıyor senin için, kıyamıyorsun, ait değilsin ona ama seviyorsun, sevmek bir bakıma aitlik oluyor işte, kendine bile ait değilken…

Yanımda bulamadığım, hayatıma katamadığımsın.

Hepimizin bir limanı var,
hem demir atmak istediğimiz,
hem demir almak.

Yanımda bulamadığım , hayatıma katamadığımsın

İnsan ne istediğini iyi bilmeli. Ben yalnızlığı seviyorum mesela. Yalnızlık iyidir, bir kere trip atmıyor. Mesaj atıp cevap beklemiyor. Bugün ne yaptın? diye sormuyor. Eksileri de var tabi.Kimse yalnızlığa sarılamaz.

Hiç gittin mi sen ? Hiç gittiler mi senden ?

Hayat sevebildiğin kadar. Aldığın nefes onu başkasıyla paylaşabildiğin kadar. Sen kendine birini katabildiğin kadarsın.

Üç günlük dünyada dört günlük hesap yapılmaz.

Seni bana getirmeyen yolların da bir bildiği vardır

Sana hoşça kal diyemem.Benimle kalda nasıl kalırsan kal.

Doğum tarihimle ölüm tarihimin arasındaki kısa çizgiye bir aşk sığdırabilirsem ne ala. Geri kalan herşey başkalarının olsun.

Açık sözlü olduğunuzda kaybettiğiniz her şey, aslında kazandığınız bir değerdir ve çoğu insan değersizliği seçtiğinden açık sözlü olamaz.

İnsanın kalbi söz dinlemez ve karşısındaki acı verse de sever. Zaman zaman vazgeçmek istersin ama yapamazsın. Alışmışsındır bir kere acı çekmelere…

Belki bir kitabın aynı sayfasında ağlamışızdır.

“Tam buldum derken kaybedersin.Belki de sırf bu yüzden günlük yaşamak lazım,çok fazla hayal kurmadan,çok fazla peşine düşmeden…”

Hoşlandığın kadına papatyalar vermelisin hatta vermesen de olur “şu topraklarda bir yerlerde senin için yaşayan papatyalar var” desen yeter. İşte o papatyalar nasıl yerinde güzelse sende benim yanımda öyle güzelsin. Bizi koparmasınlar.

Ne zaman unuttun sevmeyi beni?
Kaç aşk geçti üzerimizden…
Sevdin mi beni benden sonra yoksa
Kandırdın mı kendini?

Uyandım yoktun çünkü biz başka şehirler için yaratılmıştık. Başka ülkeler için, başka insanlar için, başka kahvaltı sofraları için.

Belki de gerçek ayrılık, bir daha hiçbir yerde yüzünü görememektir.

Bir fotoğraf karesinde unutulmalıydık. İşte hep o zaman mutlu kalırdık.

“Belki bir kitabın aynı sayfasında ağlamışızdır.”

Gitmen gerektiğini hissettiğinde,sakın kalma.

Sonra bir kahve iç ama herkesle kahve içilmez unutma. Sadece aşık olduğun insanla iç. Onu izlerken kahven soğusun, soğuk kahveyi sırf onun yüzünden sev.

İçinde biri varken başkasında kendini göremezsin.

Eski sevgiliyi çok özleyip, içinden mesaj atma isteği geldiğinde devreye giren otomatik fren sistemine “gurur” denir.

Hayatında binlercesi varken birine takılıp kaldın mı sen hiç?

Zaten bu benimki sevda değil,sensizlik

Saçına takamadığım papatyaların falları “Seviyor” çıksa ne yazar.

Kaybetmekten değil, ona zarar geleceğinden korkar. Gerçekten sevmek budur işte. İstediği yerde olsun, sadece iyi olsun.

Çünkü seni hatırlatan şeyleri görmek, seni görememekten daha acı.

Ne zaman karşıma çıkarsın, hangi şarkıda ilk dansımızı ederiz hiçbir fikrim yok. Ayrıntılara takılmaya gerek yok belki de… Hikâyeme katıldığın gün sarılır konuşuruz bunları.

Bugün seni seviyorum, yarın da bir neden bulur severim. Daha sonra seni yeniden keşfeder yeniden severim. Benim senden başka işim yok ki.

“Yanımda bulamadığım,hayatıma katamadığımsın.”

Özlemedim , gözüme fotoğrafın kaçtı.

Yediğim kazıkları toplamayı düşünüyorum. En azından matematiğim gelişir.

Ya çok yanlış zamanda karşılaştık ya da hiç karşılaşmaması gereken iki insandık. Biz neydik bilmiyordum. Sevgili desem değil aşık desem değil.Bildiğin rastlantıydık işte ondan öteye gidemedik.

Belki bir kitabın aynı sayfasında ağlamışızdır. İşte bu haberimiz olmadığı halde dünyanın en güzel karşılaşması olabilir.

Zaten bu benimki sevda değil, sensizlik.

Herkesin bir hayali var.Benimki artık sen değilsin

Bir kıza üzerinde ne var değilde , kalbinde ne var diye sormak lazım.

Sen gitmek nedir bilirmisin çocuk?
Belki de bilirsin. Hiç gittin mi sen? Hiç gittiler mi senden?
Ve içinden geldiği gibi yazabildin mi?
Offf diyerek herşeye boşver diyebildin mi?
Hayatında binlercesi varken, o birine takılıp kaldın mı sen hiç ?

Eğer bu kadar mecbursan gitmeye, git ve bana ayrılıktan bahsetme. Sen beni bir hoşça kal lafına sığdırabilirsin ama ben seni sığdıramadım hiçbir yere…

Şimdi ben seninle yürüdüğüm yolları başkasıyla yürüyemiyorsam, bu o yolları unuttuğum için değil seni unutamadığım içindir.

Çeyrek altın da aldı başını gidiyor. Çok özeniyorum şu çeyrek altına. Onun gibi olamıyorum bir türlü, alıp başımı gidemiyorum.

Hayat; hayatınızdan tam olarak çıkanların bıraktığı izlerden ibaret
aslında ve herkes bilir ki acı olmadan insan büyümez.
Özlüyorsan ve hala ölmediysen, ölmediyse, ara yani ölmezsin.

Bazen Ajda Pekkan dinlersin, bazen İbrahim Tatlıses. Ben hayatımda hiç türkü dinlemedim diyen kızlar var. “İyi bok yedin bebeğim!” Zaten senin anan da; “Call me maybe” ile büyüdü…

Alnınız diyorum küçük hanım en çok benim dudaklarıma yakışır.

Dün gece uyumadım seni sevdim , haberin yoktu.

Bir yer olmalı insanların birbiriyle konuşmadığı, kitap okuyup kahve yudumladığı,etrafındakilerin dilini bilmediği ve olduğu.

Senin mavi ojelerin var benimse sana olan sevgimi sığdıramadığım gökyüzüm. Hangimiz daha havalı?

Karşındaki seni çözene kadar varsın, çözüldükten sonrası hep bir sıradanlık.

Yolumuz keşişsin istiyorum.

Yediğim kazıkları toplamayı düşünüyorum. En azından matematiğim gelişir.

“Bir insanı neye inandırırsanız ona inanır ve iyi olan herşeye inanmak kolaydır.”

Aslında sevdiğimiz kadar seviliyoruz. Biz birini çok seviyoruz. Başka biri bizi çok seviyor. Sorun sevgide değil, sadece denk getiremiyoruz.

Kaldırımlar, yalnız insanlar için vazgeçilmez bir dost olabilir.

Bu kahrolası hayatta herkesin bir hayali var.Benimki de sensin işte.

O sıradan kurulan cümleler gibi değil.Ben seni, başka bir alfabeyle seviyorum.

Elbette yalnızlık bizim en güçlü silahımız, içinde kurşunu olmayan.

Ne zaman unuttun sevmeyi beni? Kaç aşk geçti üzerimizden. Sevdin mi beni benden sonra yoksa, kandırdın mı kendini? –

Bazı insanlar bir cümle okur, sonra o cümleyi unutur.
Bazıları o cümleyi hayatına katar.
Bazıları hem hayatına katar, hem neden böyle demişler ki diye düşünür.
Bazıları bir cümle duyar sadece, okumak nedir bilmez. O cümleyi hayatına katar. Bazıları bir cümle okur ve o cümleyi sağa çeker, sola çeker, gerekirse tersten okur. Sırf o cümlenin uğruna birkaç paragraf yazar. Sonra o adam farklılaşır.
Düşünmeyi öğrenir ve hayatına kendi cümlelerini katar.

Oysa huzur vazgeçtiğin hayallerinde saklıdır. Kırılsa bile senin olan hayallerinde…

Bu hayat birine ikinizi anlatacağınız bir yer. Sana ikimizi anlatmaya geliyorum, senden ikimizi dinlemeye geliyorum.

– Benim korkak kalbim size aşık oldu…
– Kutu kutu pense oynamıyoruz küçük bey, aşkı çocuk oyunu mu sandınız siz?
– Aşkın bir oyun olmadığını öğrenecek kadar büyüdüm ama şayet aşk bir çocuk oyunu olsaydı ve o oyunun adı da kutu kutu pense olsaydı tüm dünya size arkasını dönse bile ben size arkamı dönmezdim küçük hanım…- Böyle konuşursan kitlenirim ben ama…
– Eğer kitlendiğiniz yer kalbim olacaksa bundan memnuniyet duyarım.
– Susuyorum.

Bazen aşık olasın gelir. Neden aramaya gerek yok. Bir şarkı dinlerken bile aşık olmak isteyebilir insan

Hoşlandığın kadına papatyalar vermelisin hatta vermesen de olur şu topraklarda bir yerlerde senin için yaşayan papatyalar var desen yeter. İşte o papatyalar nasıl yerinde güzelse sende benim yanımda öyle güzelsin. Bizi koparmasınlar.

Biz aynı gökyüzüne aidiz.
Ne kadar uzağa gidebilirsin ki!
İster kapı komşum,ister dünyanın bir ucunda ol.
Bu kalbe girdin ya bir kere,artık nerede istersen orada ol.

Sevgiler eskiyor olabilir mi? Ya da “sorun değil” diyerek kenara attıklarımızın hepsi zaman içinde ortaya çıkan birer sorun mu?

azmak konuşmaktan iyidir, düşünecek fırsatın oluyor.

Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer. Kadınlık da kendini bir ömür sevecek adamın değerini bilmektir. Kimin için yaratıldığını bilmiyorsun elbette ama bu hikâyenin başrolü sensin. Aşkı senin, acısı senin. Kimse içinde kopan fırtınaları anlamaz, anlamak zorunda da değil zaten. İnsanlar hep konuşur çünkü hayat senin, tasası onlarındır.

Bugün çay içelim dediğimde poşet çay, çorba içelim dediğimde hazır çorba yapan kadın, yarın çocuk istediğimde yuvadan alalım diyebilirdi. Hazırcı hale gelmişti ilişkiler ve ben bu hazırcılığa hazır değildim.

Bazen aşırı mutlu olur insan bazen nedensiz bir mutsuzluk çöker içine. Yarın varsa umut var demektir. Umut varsa insan hala hayatta demektir. Son olarak belki haberin yok ama Eylül bitiyor ve sen hala çıkıp geleceksin

Etrafınızda kimse yoksa yalnız olduğunuzu hissedebilirsiniz ama etrafınızda çok alıştığınız biri yoksa eğer, bunun adı yalnızlık değil, onsuzluk oluyor.

Sadece aşık olduğun insanla kahve iç. Onu izlerken kahven soğusun, soğuk kahveyi sırf onun yüzünden sev.

Bu kahrolası hayatta herkesin bir hayali var. Benimki de sensin işte.

Vapur denize, martılar gökyüzüne, güneş gülüşüne ve sen en çok benim yanıma yakışırsın.

Ve gitmem demişti. Saflıktan değil sevmekten inanıyorsun ve gideceğini bile bile seviyorsun.

Gökyüzü herkese mavi ama herkes bakamıyor işte o gökyüzüne.

Kedileri seven kadınlar yalnızlıktan korkarmış, köpekleri ise aslında güvende hissetmek istediklerinden severlermiş… Sen filleri severdin ve bir fil kalbi kırıldığında ölebilirmiş. Sen filleri boşuna sevmiyorsun güzel kadın. Sen kalbinin kırılmasından korkuyorsun da haberin yok. Korkmasın kalbin çünkü o artık benim de kalbim…

Sponsor Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ