Dokunaklı Sözler
İçli acıları olur insanların. Kalbinden dışarıya dökemediği tuhaf hüzünleri var. Hepimiz bu durumu mutlaka yaşarız. Bir yerlerde kırgınlıklarımız ya da kızgınlıklarımız veya tuhaf üzüntülerimiz mutlaka bizi yıpratmaya müsait bekler. İki dudağımızın arasından çıkmayan kelimelerin ruhlara nasıl dokunacağını bilemeyiz. O yüzden şüpheyle söyleyemediğimiz ve iletemediğimiz hislerimiz vardır. Tüm bunları es geçerek hayatın tadına varamayarak acı çekeriz. İsteriz ki kalbimizde çektiğimiz sıkıntıları ileteceğimiz birileri olsun. Bu yüzden içli yazılmış tüm türküler, şarkılar bizim için yad edilmiş mükemmel hazinelerdir. Durmadan, yorulmadan bize dokunan ne varsa başkaları da bilsin isteriz. Hayat böyle bir şeydir, acı çeken insanlar çektiğini acının bilinmesini ister.
Vur kadehi ustam bu gecede sarhoşuz. Kalan sağlar bizimdir acıdan mayhoşuz. İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze. Bundandır böyle dibe vuruşumuz.
Sen yağmur gibi yağmadın ki ben toprak gibi kokayım.
İlk değilsen bile son aşkım olup kal, senden öncesini yaşamadım sayarım, böyle bir aşka ömür vermeye değer, dillenir de nazara gelir diye korkarım
Özledim diyorsun mektubunda. Sadece kuru bir özledim mi yazdı yanık yüreğin.
Sende başını alıp gitme ne olur. Ne olur tut ellerimi. Hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar, hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar.
Sustuğun hiç bir cümleden, konuştuğun kadar pişman olmazsın.
Gönül kapılarımı sonuna kadar açtım. Kaderime söz verdim seni alnıma yazdım. Aşkın bir alev olsa yakar mı bu canımı? Uzanamam ben sana bu acıtır canımı.
Eğer benim içimdeki seni görebilseydin, kendini sevdiğinden daha fazla severdin beni.
Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken.
Belki de sonu nasıl bitecek diye korkmaktan sevmeyi unuttuk.
Hani verdiğin sözler, hani ellerin nerde? Hani huzur bulduğum, deniz gözlerin nerde? Hani sen hep benimdin? Şimdi nerdesin nerde?
Kaderde sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, olsun! Vuslata aşık gönül susmaya da razı.
Huyumdur hep ölürüm nice aşklara bölünürüm ayımdır hep tutulurum nice ışıkla korunurum hüzün kovan kuşu gelmiş gecenin yanağına konuvermiş ay tenli aşık şarkıma karşılık vermiş.
O senin neyin olur dediler. Güldüm. Uzaktan dedim, uzaktan yandığım olur.
Nikâh masasına oturdun işte, dayanmak çok zormuş, böyle sevince, sana mutluluklar, sözüm kardeşçe, at artık imzanı, git bir an önce.
Gözlerinde menevişler, denizde martılar gibi bakışların köpük köpük, sonsuzluğu anlatır gibi.
Ah be çocuk ah! Seninki, masalda ki pamuk prensese âşık olmak değil. Uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek.
Rüzgâr yine kokunu getirdi. Anlayacağın yine canım burnumda. İlhan Berk
İsyanım yanışıma ölüm bile susuyor ardına dönüp giden sen misin a kadın gururum yere düşer yeter ki bak yüzüme üstüme basıp geçme yar.
Hayat da paylaşmaya değer bildiğin bir sır varsa eğer haykırıp dağlara taşlara, anlatmalıymış meğer.
Kapalıydı kapılar, perdeler örtük silah sesleri uzakta boğuk boğuk bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük bu gün de ölmedim anne.
Hayat bir nefestir aldığın kadar, hayat bir kafestir kaldığın kadar, hayat bir hevestir daldığın kadar.
Son arzum nedir diye, gelip te bir sorsalar, haykırış olur sesim, sen yine sen der Canım seni ister, seni diler, özler beni bırakma ele ateşlerim söner.
Ağlama anne benim için ağlama, bende herkes kadar aldım acılardan. Ağlama anne benim için ağlama bende herkes kadar yandım.
Ağlama anne benim için ağlama, bende herkes kadar aldım acılardan. Ağlama anne benim için ağlama bende herkes kadar yandım.
Hasretinden yandı gönlüm, yandı yandı söndü gönlüm, evvel yükseklerden uçtu şimdi yere indi gönlüm.
Ağla yaralı kalbim, her şey yalan ağla, bir avuç küldür elde kalan. Artık savrulup gitsen de rüzgâra ağla, mazidir şimdi senin olan. Yaralı yaralı kalbim dokunduğun el yalan, sakındığın gül yalan, sel akar kum olur geriye kalan.
Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.
Cahildim dünyanın rengine kandım. Hayâle aldandım, boşuna yandım. Seni ilelebet benimsin sandım. Ölürüm sevdiğim zehirim sensin. Evvel ‘im sen oldun, ahir ‘im sensin.
Uğruna ödediğin bedeller, mutluluğuna gölge düşürüyorsa, hak ettiğin mutluluk sana biraz pahalıya mal olmuştur.
İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden. Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, yol ayrılmış, görmeden gidiyorum. Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde, yürüyorum sanki senin yanında, sesin uzaklaşır her bir adımda, ayak izim kalmadan gidiyorum.
Dün gece seni gördüm rüyamda, ağlayarak uyandım tek hatırladığım. Neredesin ve ne yapmaktasın şimdi ben hala seni söylüyorum belki bir gün tesadüfen.
Biliyor musun, seni düşünmek istemiyorum artık. Sevmek istemiyorum seni, hayal etmek, döneceğini beklemek… Ve daha da ileri gidip nefret etmek bile istiyorum bazen. Tamamen içimden söküp atmak, hiç olmamışsın gibi unutmak… Ama sen bunların hiç birine izin vermiyorsun. Mahallenin yaramaz çocukları gibisin, hep kalbime vurup kaçıyorsun.
Hani verdiğin sözler, hani ellerin nerde? Hani huzur bulduğum, deniz gözlerin nerde? Hani sen hep benimdin? Şimdi neredesin nerde?
Dün gece seni gördüm rüyamda, ağlayarak uyandım tek hatırladığım. Neredesin ve ne yapmaktasın şimdi ben hala seni söylüyorum belki bir gün tesadüfen.
Günler sensiz geçer oldu, yüreğim benden gider oldu baharı beklerken güzelim, hep güneşi arar oldum her şeyin bir sonu var ama sonu yok ki düştüğüm yerin sana değil artık güzelim, ah ölüme koşar içim.
Vazgeçtim gözlerinden, vazgeçtim sözlerinden, bir ah de yeter sessizce kimsesizce gönderdim dudaklarımı.
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin, bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin. Ne çok sevmiştim seni, ne çok hatırlar mısın? Bir bahar seli gibi dalımdan akıp geçtin.
Rastlarsan gözleri yaşlı yavruna suçuna bağışla sarıl boynuna biz bize yaşarken geldik oyuna eller kadir kıymet bilmiyor annem senin kadar kimse sevmiyor annem.
Acıya sabredersin adı metanet olur, insanlara sabredersin adı hoşgörü olur, dileğe sabredersin adı dua olur, duygulara sabredersin adı gözyaşı olur, özleme sabredersin adı hasret olur, sevgiye sabredersin adı aşk olur…
Nesine yar nesine, ölürüm ben sesine, bir daha vursa idi nefesim nefesine. Canım sese mi geldin, kadem basa mı geldin, sağ olsam gelmez idin, öldüm yasa mı geldin? Saçın yüzüne perde, yüreğim düştü derde, ayaküstü duramam, seni gördüğüm yerde?
Huyumdur hep ölürüm nice aşklara bölünürüm ayımdır hep tutulurum nice ışıkla korunurum hüzün kovan kuşu gelmiş gecenin yanağına konuvermiş ay tenli aşık şarkıma karşılık vermiş.
Deniz gözlüm benim senin için hazırım, eğer ölüm gerekse ölmeye giderim, yemin olsun seninim çocuklar gibi şenim deniz gözlerinde hayat bulur gözlerim. Yüreğim acır inan senden uzak kalmasın o deniz gözler benim başkası hiç bakmasın.
Ağla yaralı kalbim, her şey yalan ağla, bir avuç küldür elde kalan. Artık savrulup gitsen de rüzgâra ağla, mazidir şimdi senin olan. Yaralı yaralı kalbim dokunduğun el yalan, sakındığın gül yalan, sel akar kum olur geriye kalan.
Bir orman bir gece kar altındayken çocuksu, uçarı koşmak seninle elini avcumda bulup yitirmek sığınmak ellerine bir gece vakti ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken.
Hani o bırakıp giderken seni bu öksüz tavrını takmayacaktın. Alnına koyarken veda buseni yüzüne bu türlü bakmayacaktın. Gelse de en acı sözler dilime, uçacak sanırım bir kaç kelime, bir alev halinde düştün elime.
Çok saçmaladım, bağışla. İnsanın kalbi darmadağın olunca, kafası da karışıyor. Mümkünse, söylediklerimi unuturken beni aklından çıkarma.
İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden. Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, yol ayrılmış, görmeden gidiyorum. Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde, yürüyorum sanki senin yanında, sesin uzaklaşır her bir adımda, ayak izim kalmadan gidiyorum.
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin,bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin.Ne çok sevmiştim seni, ne çok hatırlar mısın? Bir bahar seli gibi dalımdan akıp geçtin..
Aynı kitapları okur, aynı filmleri izler, aynı müzikleri dinlerdik. Herkesten farklıydık biz, biz gerçekten ayrıydık. Şimdi ne okusam, ne izlesem, ne dinlesem hemen elim telefona gidiyor sonra o eskidendi diyorum çünkü biz artık gerçekten ayrıydık.
Gidene kal demek bizim işimiz değil, Yakışmaz da Perçeminden Tutamam, Ayağına prangalarda Vuramam Gel Diye Hiç Kimseyi Çağırmadım.. Gidişin de Gelişin gibi Senin Kararın.