Cenap Şehabettin Sözleri
Türk Edebiyatında adı geçen yazar ve şairlerimizden biri daha… Serveti Fünun grubu içerisinde yer alan Cenap Şehabettin yazıları eski gelenek ile yazılmıştır. Cenap Şehabettin Şiirleri ise kapalı imgeler barındıran ve sanat sanat içindir kimliği ile oluşturulan şiirlerdir. Bu grupta yer alan şair ve yazarların çoğu kendilerini bu şekilde sınırlamış ve yazın edebiyatını devam ettirmişlerdir. Cenap Şehabettin kitapları içinde birden fazla çeşidi barındırır. Gezi yazıları, romanlar ve farklı bir çok alanda eser vermiştir. Aynı zamanda önceleri divan şiiri ile ilgilenirken daha sonraları batı tarzı şiire yönelmiştir. Bu iki uçlu dönmesi onu eleştirilen bir isim konumuna getirmiştir. Cenap Şehabettin sözleri her edebiyatçıda olduğu gibi güzel bir anlamla kapı açar. Cenap Şehabettin resimli yazılar ve Cenap Şehabettin facebook kapak fotoğraflarına galeriden ulaşarak bu güzel özlü sözleri ve güzel sözleri sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilirsiniz.
Körler memleketinde görmek bir hastalık sayılır.
Büyük adamlar memnuniyetle hizmet ederler, fakat kullanılmaya razı olmazlar.
Ne bütün varını yiyip ölmüş vardır, ne her fikrini söyleyip susmuş.
Yaşamak çok kişi için yeyip içerek ölümü beklemektir.
Aşk yolunun garip yokuşları ve inişleri vardır. Çıkarken baş döner, inerken gönül bulanır..
Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim; kölesi değil!
Güzel fikir doğru olmasa bile hoşa gider.
Hayat merdivenlerini çıkarken insanlara iyi davranalım. Çünkü inerken yine aynı insanlara rastlayacağız.
Bazısının eli verir, gönlü vermez;
bazısının da gönlü verir, eli vermez;
ikisi de cimriliktir.
Alnını ne kadar dik tutarsan yere o kadar sağlam basarsın.
En geveze kuş ümittir: Kalbimizde hiç susmaz.
Yüz kere asırların ibriğinden süzülmüş fikirleri bile herkese kabul ettiremeyiz.”
Akarsu, ne güzel hayat dersidir. Küçük engellerin üzerinde köpürür; yine aynı insanlara rastlayacağız.
Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır.
Boş mide haykırır derler. Biz de ilave edelim; dolu ağızların sesi çıkmaz.”
Güç alan kahramanca ölmek değil kahramanca yaşamaktır.
İyiliği yalnız iyiler anlar,fenalığı herkes.
Kalp bir aşktan ötekine göç ederken az-çok zedelenir: Tam aşk, ilk aşktır.”
Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
İpeği yapan böcek değil de, giyen kadın gururlanır..
Dehâetin (dâhiliğin) ne memleketi, ne asrı olur; her yer onun, her zaman onundur.
Kavak ağacını beğenen ve seven pek az kişi gördüm, çünkü dosdoğrudur.
Ümitsiz yürek, hiçbir şeyle aydınlanamaz.
Ne dediği anlaşılmayan ses sükutun yaramazıdır.
Gerçekleri güneşe benzetirler doğrudur. Gözlerimizi yaralar gerekçesi ile çoğu kez bakamayız.
Yanlış bildiklerimizi atabilsek
zihnimizin yükü o kadar hafiflerdi ki…
Çalışan için vakit nakittir.
Çalışmayan için tersine, masraftır.
Siyasi makalelerin çoğu, bir tarafı pişmiş omletler gibi ancak alt-üst ettikten sonra yutulabilir!
Hoşumuza giden yalanları avuç dolusu yutarız da acı gerçekleri yudum yudum içeriz.
Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
Fenalığımızı kendimiz suistimal ederiz; iyiliğimizi başkaları suistimal eder.
Yalanı söküp atmadan gerçeği dikmeye çalışma. Tutmaz !
İsteriz ki arı bize daima balını versin ve
iğnesini hiçbir zaman göstermesin.
Talih bile deve gibidir: Önüne bir eşek düşmedikçe istediğiniz tarafa yürümez.”
İnsan sevdiğinden korkar, fakat korktuğunu sevemez.
Her toplum layık olduğu edebiyatı sever.
İlim yalnız zekayı değil hamakati (ahmaklığı) de artırır.
Yalnızca seni sevenleri sevmek, sevgi değil, değiş tokuştur.
Şüphe yolu inkara açılır.. Yarabbi iman ne büyük kuvvet istiyor!
Bilmezden gelişim, aptala yatışım kaybetme korkumdan değil; karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır.
Fikir bazen mantığın dilemediğini söyler; fakat kalp, mantığa daima kendi istediğini söyletir.
Kendisini pek çok seven, çevresinde pek az sevilir.
Seven için sevdiği daima gençtir.
İçinde yaşadığı zamanı beğenmemek aczin en şâyi (yaygın) şeklidir.
Sırasında okşayan el kadar sırasında döğen el de öpülmeye layıktır.
Haykıran sükutlar vardır, onları ancak Allah işitir.
Menfaat sandalyeye benzer. Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir.
Hayat hiç şüphe yok ki komedyadır. Fakat içinde çoğumuz ağlarız.
Hepimiz ölümün nişanlısıyız.
İnsan için en büyük kuvvet, kendisini olduğu gibi görebilmektir.
Ancak cücelerdir ki küçüldüklerini hissetmezler.
Yüksek fikirler, yüksek dağlara benzer, alışık olmayanları ürkütürler.
Fakirin zekatı, sabır ile çalışmaktır.
Tesadüfün yükselttiği adamlar hakikaten yüksek adamlardan daha yüksek görünürler.
İyiliği yalnız iyi anlar, kötülüğü herkes.
Herkesi aydınlatmak isteyen öğretmenler mum gibi erimeye razı olmalıdırlar.
Sürüden ayrılanı sürü sevmez.
Şen adam güneşe benzer, girdiği yeri aydınlatmış olur.
Çok çamur karıştıran er geç üstünü lekeler.
Kafalar boş durdukça kahnlaşır.
Zirvelerde kartallarda bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.
Akıl yaşta değil baştadır. Fakat aklı başa, yaş getirir.
Gariptir, yükü çeken manda ses çıkarmaz da kağnı inler.
Çok para ile elde ettiğin her şeyi kıymettâr [kıymetli] sanma: Pahalı başka, kıymetli başkadır.
Dini yaşatan bilhassa ölümdür. Ölüme çare bulunmadıkça din ölmez.
Bir kitap ilmi var bir de hayat ilmi, olgun insan herhalde ikisine de vakıf olan oluyor.